17 Mayıs 2012 Perşembe

Sensizlik senfonisi part bir.

Ayrılığımızın birinci yılı doldu sevgilim. Dolmasını istemediğim, sensiz geçmesini istemediğim koskoca bir yıl. Sensiz bir yıl o kadar zor ve kötü geçti ki düşünemezsin, anlayamazsın, bilemezsin. Aslında sevgilim, bir yıl koymadı da. Senin o gülüşünü bir daha göremeyecek olmam, kokunu bir daha duyamayacak olmam, dizlerinde uyuyamayacak olmam ve seni bir daha göremeyecek olmam koydu. Bunları düşündükçe nefesim kesildi, hıç kırıklı ağlamalara tutuldum. Kendimi yazılara verdim içimdeki seni, sana söyleyemediklerimi anlatmak için yazdım durdum.

Şimdi ne sen varsın hayatımda nede kokun, nede gülüşün... Hiç bir iz kalmadı senden anıların hariç. Anılarda yaşıyorsun sen. Evimin duvarındaki puzzle tablosunda, yastığımdaki parfüm kokusunda, kalemlerimde ve notlarımda...

Aslında sen gittin ya sana hep güçlü görünmek isterdim nitekim öyle yaptım sen öyle zanettin. Gerçi halada öyle zannediyorsun kim bilir. Şuan hayatıma baktımda sevgili sen yokken ben neysem şimdi de oymuşum katamamışım bir şey, güçlenememişim. Sadece bir kaç aptal özelliğimden vazgeçmişim yerine yenileri gelmiş kim bilir belki sen olsan bunları yine sevmezdin.

Sen yokken neler oldu anlatmamı ister misin sevgili?
İstersin tabi neden istemeyesinki. Sonuçta bir zamanlar sende sevdin demi?

Buğlem vardı, hatırlarsın hani ufaklık senle konuştuğumuz yılda doğmuştu. O büyüdü yürüyor hatta ve hatta konuşuyor! Arada beni çağırıyor yanına arada da nefret edercesine git diyor. Tıpkii senin gibi.
Bazen elif der misin buğlem diyorum demiyor inatcı işte. Sanırım onunda içine doğuyor ve biliyorki sen gelmeyeceksin o yüzden demiyor olabilir. Arada sana alamadığın kinder sürprizleri ona alıyorum. Öyle bir seviniyorki sevgili gözlerinde seni görüyorum. Seninle konuştuğumuz anlar geliyor gözümün önüne oracıkta ağlayasım geliyor. Ama sabrediyorum çünkü biliyorumki sen beni güçlü görmek isterdin nitekimde öyle yapıyorum. Geçiyorum kuytu bir köşeye boşaltıyorum içimdeki seni. Bırakıyorum kalbimde senle ilgili ne varsa. Bazen bir kağıt parçasına bazen bir sigarayla bazense bir kadehe.
Buğlem böyle işte sevgilim, gözlerinde seni gördüğüm ve görmeyede devam edeceğim ufak bir kız olarak büyümeye devam ediyor. Kim bilir koca bir genç kız olacak o zamanda gözlerinde seni göreceğim, seninle konuştuğumuz anları onun gözünde göreceğim...

Annem... Hani sana gelinim diyen kadın. Mavi gözlü gelinim derdi. Ah ne güzelde derdi bir duyabilsen sevgili. Nasip olmadı. Seni görmese bile o kadar sevmiştiki daha önce kimseyi sevmemişti senin kadar. Gerçi seni tek gelini olarak gördüye orası ayrı. Arada seni soruyor "Gelinimle barıştınız mı?" , "Onur elif vardı o ne oldu?" gibisinden sorularla cevap veremiyorum sevgili. Yokluğunuda anneme anlatamıyorum. Anlatırsam üzülür, kızar belki salak oğluna. Yine sana çeyiz yapmaya devam ediyor. Tülbentler, çetikler ve şallar. Hepsini senin için yapıyor belki... Gelini olsan ne güzel olurdu demi annemin? Üzmezdi seni, kırmazdı da benim gibi. O çok severdi... Tıbkii benim gibi. Arada yine seni sormaya devam edecek. Belki seni oda bekliyor, gelsin elimi öpsün diye ama bilmiyorki sen yoksun sevgili... Arada bana çıkışıyor ne zaman evlendireyim seni diye! "Anne ben evlenmeyeceğimki" diyorum, cevabı hemen hazır "Elif için evlenmeyeceksin demi?" oda biliyor sanırım sevgili senden başka kimsenin olmayacağını... Kimseyle düşünemem artık bu vakitten sonra o kutsal görevi, kutsal makamı... Sen ilktin ve son olacaksın.

Kardeşim,canım... Onu ne kadar çok sevdiğimi hiçbir zaman belli etmedim sende bilirsin aslında severim salağı. İyi kızdır. Seninle bir dargın bir barışık olurdu. Anlasamazdınız. Malum görümce elti ilişkisi.
Seni severdi. Bak buda seni soruyor işte! En boktan zamanlarda Abi elif ne oldu! görüşüyor musun! resmi var mı! gibi saçma sapan sorularla beni köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bazen yakalıyor beni. Resmine bakarken, yazı yazdığımda hıçkıra hıçkıra ağladığım zaman. Ama hiç birinide anneme söylemiyor biliyor musun? Saklıyor, sırdaşım oldu...

Ben... Sevgilim derdin hani hatırlar mısın beni? Sonum derdin. İlkim, nurum... Hatırlar mısın beni? Yüzümü hatırlar mısın? Koku mu? Korkma kızmamda tripte atmamda... Çünkü herkes kendi aşkından sorumludur. Beni anlatayım sevgilim. Sen gittikten sonra hayatım bombok oldu. Paramparça oldu. Kimse yerini dolduramadı. Gerçi yerine kimse de gelmedi... Gelmesini istemedim. Gelmek isteyenler oldu hayatıma girmek isteyenler ama kıyamadım sana. kıyamadım onlara... Sen gittikten sonra kimse bana o güzel, sevgil dolu iltifatları etmedi. Kimse bana "seni seviyorum" demedi... En son bu zamanlar demiştin sanırım. Hala o günkü gibi  kulağımda çınlıyor...
Kendimi geliştirme çabasındayım bu sıralar. Gerçi hala olduğum yerdeyim. Arada sana yazıyorum buradan okuyor musun? Bak benim sevgilim buymuş diyor musun? Kusura bakma sevgilim. Senin yokluğunda güçlü olmak isterdim. Ağlamamak, özlememek, sevmemek. Ama söz koknusu sen olunca bunların hiçbirini ne yapmaya güçün yetiyor. Ne de yapmaya cesaretin. Bazen öyle kızıyorumki sana çıkartacağım onu kalbimden yok edeceğim bu gece her şeyiyle... Beceriyorum belkide çıkarıyorum yok ediyorum seni... Ama bir gün öyle bir an geliyorki öyle bir yerde öyle bir zamanda aniden içime doluyorsun, aniden kalbimde yeşeriyorsun sanki ilk günkü gibi. O zaman işte anlıyorum sen ne silinirsin, ne de unutulursun. Seni içimde yaşattığım anlarda mutlu oluyorum. En mutlu olduğum anlarda kalbimde oluyorelim. Sırf sen hisset diye. En  çok güldüğüm zaman senin içinde gülüyorum. Artık bazı yerlerde çift kişilik rolü yapıyorum. Çift menü, çift gül, çift anahtarlık.... Hatta geçen gün sırf sana veririm diye gittim şirinli anahtarlık aldım. Kim bilir, yokluğunun bittiği bir gün sana vermek nasip olur. Ama kimse bilmiyor, bu onur neden çift kişilik? Neden hep 2şer 2şer alıyor diye.. Aslında bilseler ucunda senin olduğunu...
İçim kan ağlarken, dışarıya sahte gülüşler saçmayı, sahteden de olsa eğlenmeyi öğrendim sevgilim. Bunu belki sen öğrettin bana. Teşekkür ederim. Şuanda tanıdığım çoğu insan beni gülen, hiç üzüntüsü olmayan biri zannediyor. hepsi boktan işte! bilmiyorlarki senin yokluğun var içimde günbe gün büyüyor. Sadece bir kişi biliyor senin yokluğundaki içimde büyüyen sevgiyi, yazdığım yazıları onunla paylaşıyorum. Sırf sana benzediği için onunda göz altları şiş ve esmer. Aslında iyi kız allah sevdiğine bağışlasın. Merak etme sevgili! Kızmada yan gözle bakmıyorum. Sevgilisi var... Zaten öyle bir şeyde olmaz.

Daha yazacak çok sey varda sevgili yazamıyorum, elim gitmiyor. Kalbim dayanmıyor, gözlerim kuruyor...

İşte sensiz bir yıl böyle geçti denilebilir. Belki bir yıl olmadan bir kez daha sana içimi dökebilirim. Belki bir kez daha sana karşı hislerimi anlatabilirim. Kim bilir Allah nasip ederse.
Seni hep sevdim. Sakın beni unutma. Seni çok seviyorum...

Kim bilir, belki birgün yeniden...

1 yorum:

  1. En hassas noktamdan girmişsin. Annen ve Buglemden.gerizekalı . Çok inandırıyorum kendımı bazen mutlu olduguma evet ben senın annen gıbıydım sensız nefes alamıyodum , her bıttı'nın ardından yenıden senı affedecegımı bılıyordum.Sen sigara gibi bişeydin vazgeçemiyodum bırakamıyodum ama gün geçtikçe benden bişeyleri alıp götürüyodun , mutlulukta verıyodun ama anlık olan. Annen gibiydim senı her korsulda yaptıgın her yanlısta affedecegımı bılıyordun ama bılmedıgın bıseyde vardı benım bi gün sabrımın tükenecegini bilmiyordun , annen gibi olabilirdim ama annen degildim her yanlısa göz yummak kolay degıldı.
    Ayrıca görümce-elti demişssin gelin-görümce o aptal . Hala ögrenememıssın salak şey.

    Seni "hiç" unutmayacagım.

    YanıtlaSil