bir sezen şarkısı gibiydi gözlerin ile başlamak isterim satırlarıma annelere selam eder küçüklerin gözlerinden öperim. görmeyeli nasılsın? kaç yıl oldu gözlerin gözlerime değmeyeli? 4 mü? 5 mi? sensiz 5 dakika bile yaşayamazken 5 yıl... ölümden gayrisi yalan insan alışabiliyor yokluğa yokluğa alışıyor da sensizliğe? adının geçtiği filmlerdeki burun sızısını bilir misin? ağlamamak için kendini zor tuttuğun hani. koca adam oldun hala ağlıyorsun dedirtmemek için burnun öyle bir açır ki anlatılmaz. hiçbir kelime o acıyı tarif edemez yokluğunu edemediği gibi.
bu akşam ilk defa bir paket sigarayı bitirmek istedi canım. kent switch... vaktin olursa dene güzeldir. yokluğunu en iyi tarif edebilen şey o çünkü. nasıl tarif ediyor deme... düşün bulursun zeki kızsın ne de olsa.
bu akşam ilk defa uzun süreden beri fotoğraflarına baktım. bir zamanlar bakmadan uyuyamadığım. o kadar güzel gülmüşsün ki ulan o an neden gözlerine bakan ben değilim diye kendi kendimi yedim bitirdim.
bu akşam ilk defa geçmişi düşündüm. hayır hayır ilk değil bugün ilk. hani acemi aşıklar gibiydik sen beni beklerdin ben seni sırf sen geleceksin diye o vakit bilgisayar başında olurdum ki gelirdin. iletişim zor şeydi be. şimdiki aşklar gibi değil anında yazıp cevap alınandan değil bir cevabı almak ya abinin bilgisayar başından kalmasına bağlıydı ya okulun bitip eve gelmene. mektup zamanındaki aşıklar gibiydik. mektup olmasada bi özlem vardı bi yokluğu beklemek vardı. gerçi senle olan iletişimler hiç kolay olmadı ki. baksana buraya bile belki görürsün ümidiyle yazıyorum görmeyeceğini bilerek. iletişim zor şey.
bu akşam ilk defa yorgunluğumun ve hüzümün vermiş olduğu hisle gelen blog yorumlarının sen olmayacağını düşündüm. sahi sensin di mi? sen olmasan nerden bilebilirdin ki? sanırım delirmeye ramak kaldı.
kaç harf gezdim, kaç kelime gördüm, kaç cümle duydum bir seni unutumadım. seni unutmanın formülü var mı?
ben seni
unutmam
aylar geçse
yıllar geçse