29 Mayıs 2012 Salı

aslında hepimiz biliriz; o bir hastalıktır...

aslında herkes öldürmek ister anıları. hayalleri umutları. ama çok sevenler yada sevdiğini zannedeler dokunmak istemez onlara. öyle dursun ister kenarda kimse dokunmasın kimse bilmesin sadece sayılarlar ifadelerler belki o hayalleri. kimisi 3 hayalim var der kimisi çok hayalim kimisi ise hiç hayalim yok...

Ben 3 hayalim var diyenlerdenim yani sayılarla ifade edenler. Biz zamanlar çok sevmiştim delicesine. hatta öyle bir sevmiştim ve sahiplenmşitimki hayatımın odak noktası, dönüm noktası başlangıç noktası gibi farklı noktalardaydı. Birden içime yerleşti oracıkta kaldı her geçen gün bir virüs gibi büyüdü. bazen virüsün acıtması gibi acıttı kalbimi. bazen ise mutluluk verdi. Şimdi diyeceksiniz ulan! virüs mutluluk verir mi? verir işte bu benim virüsüm. hatta ismi bile hazır. elifütik.

Hani virüsle yaşamayı öğrenirsin ya o virüslükten çıkar hastalık olur. tedaviside olmaz başka bir çareside olmaz. her an onunla yaşamak zorunda kalırsın. kısacası alışırsın ona. bazen yaksada canını bilirsin ilacını. bir tutam yazıda onu aramak, bir tutam resimde onu görmek, bir tutam anıda onu hatırlamak. sonra birden bire geçer. sende anlamazsın.

demiştim ya her geçen gün büyür diye bazen bu büyüme öyle bir çoğalırki sığmaz bedenine boşaltmak istersin o hastalığı bitirmek istersin. o zamanda imdadına ağlamak yetişir yada bir dert ortağı bulursun yada en iyisi ikisini birden yaparsın hem ağlarsın hem yazarsın. işte yine ben onlardanım. her boğulduğumda onu ne zaman içimden bırakmak istediğimde onu kalemimle bir dokumacının halısını dokuduğu gibi ilmek ilmek kağıdıma hapsederim. sonra en güzel köşemde saklarım durur orada öylece. kim bilir kaç kez içimden bıraktım seni saymadım baya çok olmuştur.

anılar ve hayaller tıpkii onun gibi yani bir virüs gibi büyümeye başlar... Birden bire bir bakmışsınız onsuz hayal kurar olmuşsunuz onsuz fikirler üretir hatta ona onsuz evlenme teklifi nasıl edilir bunu bile düşünmüşsünüzdür. Her şey o lanet olası virüs yüzündendin. Büyütür sen istemesende o sevgiyi, büyütür sen istemesende o aşkı...

Kusura bakma sevgili! lanet olasıca dedim. kızmadın inşallah...

aslında hepimiz biliriz o virüs birgün tüm bedeni saracak ve kendini yok edecektir... Ama ne hikmetse bunu bilmek istemeyiz. hep erteleriz onla yaşamaya devam ederiz. hep iyi yanlarını görmeye devam ederiz. aslında günbe gün bizi öldürmektedir...

ben ölmeden, öldürmeden gel sevgili...
bırakma beni çaresiz.
bırakma beni umutsuz..
gel dermanım ol.

27 Mayıs 2012 Pazar

öyle özledimki seni...

Ben ki alışkın değilim sensiz uyku tutturabildiğim gecelere,
Duymadan o güzel sesini, uyku girmiyor işte bu yorgun gözlerime.
Sabah gözümü ilk açtığımda elim hemen telefona gidiyor, acaba aradı mı? Diye.
Ama her defasında senin dışında onlarca kişi görüyorum telefonuma numaralarını cevapsız diye bırakan.

Bekliyorum

bir kız söylese bile yani onun yaşananları olsa bile güzel şöylemiş sanırım aynı biz gibi onlarda ayrılmış bilmem içerisinde bazı sözleri güzel geldi kulağıma. of ulan of. final zamanı bile hala aklımdasın ya ne diyeyim sana. git işte aklımdan çık yalnız bırak beni. sonra yine gel. çünkü kırarım seni. zor zamanımdayım ya hani eskiden olduğu gibi kırarım işte. çık git düşüncelerimden sonra yine gel olur mu?

beklemek sıkıcı, beklemek tüketici,
beklemek yorucu, beklemek çok yorucu.
ve ben seni hala bekliyorum.
ben hala seninle yaşayacağım günleri, saatleri, saniyeleri bekliyorum.
seninle tekrar yağmurda sırılsıklam olmayı bekliyorum.
soğukta boğuk titreyen sesinle merhaba deyişini bekliyorum.
ilk günkü heyecanla birisi görücek korkusuyla
elini sımsıkı tutup sinemaya gideceğimiz günleri bekliyorum.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

uzaklarda bir yerlerde anılara dokunmussun...

tebrikler sevgili...

sana bir zamanlar evlilik teklifi yapacağım. usulca yaklaşıp yanağından öpeceğim.. Belkide hayatımızda bir daha asla gerçekleştiremeyeceğimiz bir sarılmayı gerçekleştireceğim. ve belki de kim bilir en mutlu anımızı yaşayacağımı. yere gitmişsin yada yanından geçmişsin yada içine girmişsin tam belli değil her şey ama gitmişsin işte. Gerçi evet o an orada en mutlu anımızı yaşamayabilirdik, çünkü ileride evlilik teklifi edecektim,çocugumuz olacaktı vs. vs.vs. oralara girmiyorum derin ve uzun mevzu onlar...

Kızamam sana tripte atmam! söz bak atmayacağım!
biliyorum sende anlıyorsun beni kızdım. trip atıyorum kendimce sana belki içimden sana küfür ediyorum.

evet evet ! hepsini yapıyorum. yapıyorum ulan!

O yeri merak ettin demi? gerçi şimdiye dek aklına gelmiştir evet kesin gelmiştir yoksa ben bu yer için neden sana kızayım yada neden trip atayım ki?

galata...

nasıl gittin?güzel miydi oralar bensiz? aklına geldim mi? "Onunla gelecektik buraya!" dedin mi? içinden dediysen kafidir. Babamla bile gelmekten vazgeçmiştim sırf onunlageleceğim için dedin mi?
söylesene sevgili susma! bi kerede karşımda anında konuş hep ben yazdıktan yada ben söyledikten sonra cevap verme! bir kerecik olsun anında cevap ver. bırak kavga edelim o an. bırak yiyelim eskisi gibi bir birimizi. nede olsa barışmayız?

cevap vermesende olur sevgili. dinle içimdekileri yeter...

sanırım sende artık için her şeyi yavaş yavaş yitiriyorsun... yavaş yavaş eritiyorsun...
Önce bir ufak pişmanlıkla başlıyor sanırım. Tam bilmiyorum ben yaşamadım sadece tahmin ediyorum.
Sonra onun yaptıklarını yapmamaya başlıyorsun.
Aklına getirmemeye çalışıyorsun geldiği an en yüksek sesle hareketli müziklere kendini bırakıyorsun. Nasıl olsa unutturur onlar...
Sonra birgün o ufak pişmanlıklar birden bire büyüyor. Mesela ilk öpüşme, ilk dokunuş... gibi saçma ama bir o kadarda güzel ( senle olunca...)
Sonra onunla gitmek istediğin ama bir türlü beceremediğiniz yerlere gitmekle içindeki her şeyi eritmeye başlıyorsun.

Merak etme sevgili zamanla yitireceksin, unutacaksın... İzlerim gidecek yavaş yavaş hayatından, sonra anılarım.. Sonra yüzüm gidecek hafızandan... Sonra birden bire bir sabah uyanacaksın bi bakmışsın adımı bile hatırlamayacaksın. Olacak elbet bunlar. Sen başarırsın sen zeki kızsın...

Kusura bakma sevgili, yine yine seni sahiplendim. yine yine dinlemeden yargıladım. yine yine sensiz bi bok olamayacağını. her şeyin seninle olacağını anladım...

sanırımbirazfazlasahiplendim.
artıksahiplenişinsondemleri..
artıközgürsünçalıkuşu....

22 Mayıs 2012 Salı

bir sigara...

Hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura dogru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık iki ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir "merhaba" ile konuşmaya başlar. Bu konuşmalar vapurda da devam eder.
Adamın; "Hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?" sorusuna, kızın "Olur" cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar.
Birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. Daha sonra, genç adam birden lafa girer:
- Biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. Merak etme ama, "Neden ayrıldık biz" sorusunu sormayacağım. Sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.
Genç kız; adama bakarak, - "Evet seni dinliyorum, devam et" dedikten sonra adam, konuşmasına kaldığı yerden devam eder:
- Biliyor musun? Ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.
Kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla,
"Ne? Nasıl yani?" der.
Adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:
- Mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. Kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. Arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. Kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. Bazen de anıları silkiyorum kül tablasına. "Sen zehiri" hoşuma gidiyor, içimi acıtıyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. Ağzımdan çıkan her dumanda, ayrılırken bana bıraktığın; son bakışının silueti beliriyor. Her sigaranın olduğu gibi, senin de sonun yaklaşıyor. Ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasına, aptalca bir umutla "Ne olur yapma!! " diyeceğin zamanı bekliyorum. Ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. "Ve işte bitirdim seni" diyorum. Hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, "Seni böyle bitiremem" diyorum sonra. Ama bakıyorum kül tablasına; evet! Sen oradasın, evet! Anılar orada. Ancak, elimde hala kokun var. Yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. Anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. Senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. Ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. Seni atesleyecek bir "Ben" bekliyorsun sabırla. O "Ben", çok da bekletmiyor seni. Bir daha yanmaya başlıyorsun. Anılar acılar derken yine bitiyorsun. Yeniden yanıyor ve bitiyorsun. Bu hep böyle devam ediyor; sonunda alışkanlık oluyorsun.
Genç kız anlatılanları dinlerken; tarif edilmeyecek bir duygu yoğunluğu içindeydi. Bir yandan, birisinin bu kadar acı çekmesine üzüntü duyarken; diğer yandan da, kendisinin hala unutulmamış olmasından, haz alıyordu. Aslında kendisi de unutamamıştı genç adamı. Kendi isteğiyle ayrılmıştı ama; sevmediği ya da artık bir şeyler hissetmediği için değil, en yakın kız arkadaşının da, o insana karşı bir takım duygular beslediği için gerçekleşmişti bu ayrılık. Bunu; ne erkek arkadaşı, ne de en yakın arkadaşı biliyordu. Erkek arkadaşına, "Bu ilişkide bir şeyler eksik, ben daha fazla sürdüremeyeceğim, ayrılmalıyız." diye bir mesaj atarken; kız arkadaşına, "Ilgisiz bir sevgili olmaya başlamıştı günler geçtikçe; çok bunalmıştım. Ve bir gün onu, başka biriyle sarmaş dolaş gördüm. Bu yüzden ayrıldım." demişti. Böylece, hem erkek arkadaşından, kendine göre, makul bir sebeple ayrılmış; hem de arkadaşına, erkek arkadaşını kötüleyerek, ondan soğumasını sağlamıştı. Kendisinin çok acı çekeceğini bile bile, arkadaşını kaybetmemek için, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. Artık hayatını,bu yalanlara göre düzenlemeliydi. Bu yüzden; bu karşılaşmalarında duygularını bir tarafa bırakıp, mantığı ile karar vermek zorundaydı. Geri dönüşü yoktu ve kız da bunun farkındaydı. Bütün ayrıntıları, olası bir karşılaşma için düşünmüştü daha önceden. Adamın anlattıklarını dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. Ve adamla göz göze gelip, "Bitti, bu kadardı!" dermişçesine bakmasından sonra, kız konuşmaya başladı:
- Açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. Benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. Çünkü bunlar; senin kendi düşüncelerin. Her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. Şunu söyleyebilirim ama; yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. Seni hiçbir zaman suçlu görmedim, herşey benden kaynaklıyordu. Sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. Bu kadar basit.
- Bu kadar mı yani?
- Evet...
Genç adam şok olmuştu. Belki, daha ılımlı bir yaklaşım bekliyordu kızdan. Ancak, kesin ve kararlı konuşmuştu kız. Hiçbir umudun kalmadığına, kendini inandırmaya çalışıyordu. Vapur yanaşmışti iskeleye. Tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. Iskelenin sonunda; genç kız, adama sarılarak "Hoşçakal" dedi. Ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. Bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. Kız da, bir tepki gelmeyince; hızla oradan uzaklaşmayı tercih etti. Arkalarına bile bakmadan ayrıldılar. Kız, işyerine ulaştı. Yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:
- "Hep bu karşılaşmayı ve sana sigara hikayesini anlatacağım günü beklemiştim. Ve o gün, gözlerimin içine bakıp; söyleyeceklerine göre, hayatıma bir yön çizeceğime..."
Genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. Bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:
- "... kendi kendime söz vermiştim. Bugün duyduklarım; beni hayal kırıklığına uğrattı ve ben kararımı verdim:"
"SİGARAYI BIRAKTIM..."

21 Mayıs 2012 Pazartesi

istedim bunları

yazmak istedim bugün yazamadım. gelmek istedim gelemedim. öpmek istedim öpemedim. geçmişe dönmek istedim dönemedim...

20 Mayıs 2012 Pazar

canim elif gozun ela...

Hatırlar mısın sevgili. Seninle konuştuğumuz anlarda bunu dinlerdim. O zaman sen vardır şarkının anlamını fazla hissedemezdim. Sırf elif geçiyor diye gecelerce hatta günlerce dinler dururdum.
Taki bu güne kadar, birden bire nasıl olduysa bu aptal şarkı çıktı karşıma. Çıktığından beri dinleyip duruyorum. Sözlerini anlamaya çalışıyorum. Sanırım tam benim için yazılmış, sanırım tam beni anlatıyor. Ne garip demi, sen varken anlamı başka olan şarkı, sen yokken bir başka oluyormuş bunu anladım.

Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun

Hoşgeldin sevgilim, hoşgeldin meleğim. Hoşgeldin rüyalarıma... Hoşgeldin.

Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Yangınlarıma sular yagdırdın
Damla damla söndüm serinledim
10'ar 10'ar saydıgım kayıp yıllarımı onardın
Saat saat bulunduğum mechulden gün yüzüne çıktım
Günler gördüm yüzünde
Gönlümün kapılarını sana açtım
Çalmadan gir içeri diye
Adıyorum sana
Onca kırık aşktan sonra arta kalanımı
Temize çekiyorum sende bütün yalanlarımı
Senin aşktaki kandirini bilmek için
Önce kadersiz aşklardan geçmeli insan
Eksiltip yoran bütün ayrılıklar
Kavuşmalara giden yollara çıkar
Vefai mozada gülmeyi gülhanede unuttuğum
Garip bi zamanda çıka geldin
Hoşgeldin yitirilmiş sevgililer köyü cografyama
Hoşgeldin bir daha seversem namerdim sokağına

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Yanarım - Ona Yanarım

 Ahmet Selçuk İlkan:
Hangi dudak seni böyle anacak
Hangi kollar seni böyle saracak
Hangi aşık sana böyle yanacak
Ben, ben sana yandım ya ona yanarım ona yanarım
Kalbimden vursaydın sendeyim.com yanmazdım öyle
Sırtımdan vurdun ya ona yanarım
Sakınırken seni gözümden bile

17 Mayıs 2012 Perşembe

Sensizlik senfonisi part bir.

Ayrılığımızın birinci yılı doldu sevgilim. Dolmasını istemediğim, sensiz geçmesini istemediğim koskoca bir yıl. Sensiz bir yıl o kadar zor ve kötü geçti ki düşünemezsin, anlayamazsın, bilemezsin. Aslında sevgilim, bir yıl koymadı da. Senin o gülüşünü bir daha göremeyecek olmam, kokunu bir daha duyamayacak olmam, dizlerinde uyuyamayacak olmam ve seni bir daha göremeyecek olmam koydu. Bunları düşündükçe nefesim kesildi, hıç kırıklı ağlamalara tutuldum. Kendimi yazılara verdim içimdeki seni, sana söyleyemediklerimi anlatmak için yazdım durdum.

Şimdi ne sen varsın hayatımda nede kokun, nede gülüşün... Hiç bir iz kalmadı senden anıların hariç. Anılarda yaşıyorsun sen. Evimin duvarındaki puzzle tablosunda, yastığımdaki parfüm kokusunda, kalemlerimde ve notlarımda...

Aslında sen gittin ya sana hep güçlü görünmek isterdim nitekim öyle yaptım sen öyle zanettin. Gerçi halada öyle zannediyorsun kim bilir. Şuan hayatıma baktımda sevgili sen yokken ben neysem şimdi de oymuşum katamamışım bir şey, güçlenememişim. Sadece bir kaç aptal özelliğimden vazgeçmişim yerine yenileri gelmiş kim bilir belki sen olsan bunları yine sevmezdin.

Sen yokken neler oldu anlatmamı ister misin sevgili?
İstersin tabi neden istemeyesinki. Sonuçta bir zamanlar sende sevdin demi?

Buğlem vardı, hatırlarsın hani ufaklık senle konuştuğumuz yılda doğmuştu. O büyüdü yürüyor hatta ve hatta konuşuyor! Arada beni çağırıyor yanına arada da nefret edercesine git diyor. Tıpkii senin gibi.
Bazen elif der misin buğlem diyorum demiyor inatcı işte. Sanırım onunda içine doğuyor ve biliyorki sen gelmeyeceksin o yüzden demiyor olabilir. Arada sana alamadığın kinder sürprizleri ona alıyorum. Öyle bir seviniyorki sevgili gözlerinde seni görüyorum. Seninle konuştuğumuz anlar geliyor gözümün önüne oracıkta ağlayasım geliyor. Ama sabrediyorum çünkü biliyorumki sen beni güçlü görmek isterdin nitekimde öyle yapıyorum. Geçiyorum kuytu bir köşeye boşaltıyorum içimdeki seni. Bırakıyorum kalbimde senle ilgili ne varsa. Bazen bir kağıt parçasına bazen bir sigarayla bazense bir kadehe.
Buğlem böyle işte sevgilim, gözlerinde seni gördüğüm ve görmeyede devam edeceğim ufak bir kız olarak büyümeye devam ediyor. Kim bilir koca bir genç kız olacak o zamanda gözlerinde seni göreceğim, seninle konuştuğumuz anları onun gözünde göreceğim...

Annem... Hani sana gelinim diyen kadın. Mavi gözlü gelinim derdi. Ah ne güzelde derdi bir duyabilsen sevgili. Nasip olmadı. Seni görmese bile o kadar sevmiştiki daha önce kimseyi sevmemişti senin kadar. Gerçi seni tek gelini olarak gördüye orası ayrı. Arada seni soruyor "Gelinimle barıştınız mı?" , "Onur elif vardı o ne oldu?" gibisinden sorularla cevap veremiyorum sevgili. Yokluğunuda anneme anlatamıyorum. Anlatırsam üzülür, kızar belki salak oğluna. Yine sana çeyiz yapmaya devam ediyor. Tülbentler, çetikler ve şallar. Hepsini senin için yapıyor belki... Gelini olsan ne güzel olurdu demi annemin? Üzmezdi seni, kırmazdı da benim gibi. O çok severdi... Tıbkii benim gibi. Arada yine seni sormaya devam edecek. Belki seni oda bekliyor, gelsin elimi öpsün diye ama bilmiyorki sen yoksun sevgili... Arada bana çıkışıyor ne zaman evlendireyim seni diye! "Anne ben evlenmeyeceğimki" diyorum, cevabı hemen hazır "Elif için evlenmeyeceksin demi?" oda biliyor sanırım sevgili senden başka kimsenin olmayacağını... Kimseyle düşünemem artık bu vakitten sonra o kutsal görevi, kutsal makamı... Sen ilktin ve son olacaksın.

Kardeşim,canım... Onu ne kadar çok sevdiğimi hiçbir zaman belli etmedim sende bilirsin aslında severim salağı. İyi kızdır. Seninle bir dargın bir barışık olurdu. Anlasamazdınız. Malum görümce elti ilişkisi.
Seni severdi. Bak buda seni soruyor işte! En boktan zamanlarda Abi elif ne oldu! görüşüyor musun! resmi var mı! gibi saçma sapan sorularla beni köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bazen yakalıyor beni. Resmine bakarken, yazı yazdığımda hıçkıra hıçkıra ağladığım zaman. Ama hiç birinide anneme söylemiyor biliyor musun? Saklıyor, sırdaşım oldu...

Ben... Sevgilim derdin hani hatırlar mısın beni? Sonum derdin. İlkim, nurum... Hatırlar mısın beni? Yüzümü hatırlar mısın? Koku mu? Korkma kızmamda tripte atmamda... Çünkü herkes kendi aşkından sorumludur. Beni anlatayım sevgilim. Sen gittikten sonra hayatım bombok oldu. Paramparça oldu. Kimse yerini dolduramadı. Gerçi yerine kimse de gelmedi... Gelmesini istemedim. Gelmek isteyenler oldu hayatıma girmek isteyenler ama kıyamadım sana. kıyamadım onlara... Sen gittikten sonra kimse bana o güzel, sevgil dolu iltifatları etmedi. Kimse bana "seni seviyorum" demedi... En son bu zamanlar demiştin sanırım. Hala o günkü gibi  kulağımda çınlıyor...
Kendimi geliştirme çabasındayım bu sıralar. Gerçi hala olduğum yerdeyim. Arada sana yazıyorum buradan okuyor musun? Bak benim sevgilim buymuş diyor musun? Kusura bakma sevgilim. Senin yokluğunda güçlü olmak isterdim. Ağlamamak, özlememek, sevmemek. Ama söz koknusu sen olunca bunların hiçbirini ne yapmaya güçün yetiyor. Ne de yapmaya cesaretin. Bazen öyle kızıyorumki sana çıkartacağım onu kalbimden yok edeceğim bu gece her şeyiyle... Beceriyorum belkide çıkarıyorum yok ediyorum seni... Ama bir gün öyle bir an geliyorki öyle bir yerde öyle bir zamanda aniden içime doluyorsun, aniden kalbimde yeşeriyorsun sanki ilk günkü gibi. O zaman işte anlıyorum sen ne silinirsin, ne de unutulursun. Seni içimde yaşattığım anlarda mutlu oluyorum. En mutlu olduğum anlarda kalbimde oluyorelim. Sırf sen hisset diye. En  çok güldüğüm zaman senin içinde gülüyorum. Artık bazı yerlerde çift kişilik rolü yapıyorum. Çift menü, çift gül, çift anahtarlık.... Hatta geçen gün sırf sana veririm diye gittim şirinli anahtarlık aldım. Kim bilir, yokluğunun bittiği bir gün sana vermek nasip olur. Ama kimse bilmiyor, bu onur neden çift kişilik? Neden hep 2şer 2şer alıyor diye.. Aslında bilseler ucunda senin olduğunu...
İçim kan ağlarken, dışarıya sahte gülüşler saçmayı, sahteden de olsa eğlenmeyi öğrendim sevgilim. Bunu belki sen öğrettin bana. Teşekkür ederim. Şuanda tanıdığım çoğu insan beni gülen, hiç üzüntüsü olmayan biri zannediyor. hepsi boktan işte! bilmiyorlarki senin yokluğun var içimde günbe gün büyüyor. Sadece bir kişi biliyor senin yokluğundaki içimde büyüyen sevgiyi, yazdığım yazıları onunla paylaşıyorum. Sırf sana benzediği için onunda göz altları şiş ve esmer. Aslında iyi kız allah sevdiğine bağışlasın. Merak etme sevgili! Kızmada yan gözle bakmıyorum. Sevgilisi var... Zaten öyle bir şeyde olmaz.

Daha yazacak çok sey varda sevgili yazamıyorum, elim gitmiyor. Kalbim dayanmıyor, gözlerim kuruyor...

İşte sensiz bir yıl böyle geçti denilebilir. Belki bir yıl olmadan bir kez daha sana içimi dökebilirim. Belki bir kez daha sana karşı hislerimi anlatabilirim. Kim bilir Allah nasip ederse.
Seni hep sevdim. Sakın beni unutma. Seni çok seviyorum...

Kim bilir, belki birgün yeniden...

13 Mayıs 2012 Pazar

Dinlemelisin sevgili...

Hangimiz Sevmedik (Niran Ünsal) dinle bunu... Benden sana gelsin! Dinlerken gökyüzüne bak olur mu çünkü ben öyle yapıyorum. Dinlerken derin bir nefes al olur mu belki verdiğim nefes sana ulaşır. Belki ulaşır diye ben öyle yapıyorum. Dinlerken güzel anları düşün ve çocukca bir gülüş bırak şu dünyaya. Dinlerken seni öptüğümü düşün çünkü ben öyle yapıyorum. Yanaktan ufakcık bir buse hayal et.

Hangimiz düşmedik kara sevdaya
Hangimiz sevmedi çılgınlar gibi
Hangimiz bir kuytu köşe başında
Bir vefasız için yol gözlemedi
Herkesten bir anı saklar bu yollar
Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder ki
Deli gibi sevmek ruhumuzda var
Aşığın gözü kör kulağı sağır
Doğruyu yanlışı ondan görmedi
Yakıldı yıkıldı yinede sevdi
Ah o vefasızlar kıymet bilmedi
Herkesten bir anı saklar bu yollar
Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder ki
Deli gibi sevmek ruhumuzda var

annem gibiydin, kutlu olsun

Ağlıyorum. Özlüyorum. Seviyorum. Bekliyorum.

Hayatımdaki tüm eylemler bundan ibaret sanırım. Eskisi gibi konuştuğumuz günler geliyor aklıma. Sen evinde oturur bende evimde otururdum. Ama yinede kalpler bir olurdu basit bir bilgisayar ile konuşuyor olsak bile. Eller bir olurdu, düşünceler ve kalpler... Aslında nasıl oluyordu o? Sana bir şey yazacakken aklımdakileri okuyup benden önce yazman yada yazdığım şeyi tahmin etmen? Nasıl başarabiliyorduk bunu. Çok sevdik yoksa ondan mı?

En komiğide şuydu, "Bunu diyeceğini biliyordum." bu cümleyi duyunca biraz kızıyordum sana birazda çok seviyordum. Çünkü nasıl olduysa beni ezberlemiştin hani eskilerin tabiriyle beni okuyordun. Kızma nedenim ise beni bu kadar çabuk çözebilmiş olmandı ama bu tatlı bir kızgın hani olur ya annelerin çocuklarına kızması gibi önce kızar sonra da gider onla oturup ağlar. Bunun gibiydi sana kızmam.

Hele birde günaydın mesajların yok muydu. Onlar dı sanırım beni hayata bağlayan, gerçi hayata bağlayan demiyeyim fazla abartmış olurum nede olsa şimdi onlarsız yaşıyabiliyorum. Söyle desem daha iyi olur sanırım onlardı güne huzurlu, mutlu başlamamı sağlayan minik tebbessüm ettiren, hayata karşı bugün beni yıkamayacaksın dediren şeylerdi. Aslında bunlara bu kadar anlam yüklemezdim bilirsin, sen hep yazdığında "günaydın aşkım, günaydın sevgilim." gibi karşılık verirdim. Ama hiçbir zaman benim için ne anlama geldiğini, ne hissettiğimi sana söylememiştim. Şimdi söylüyorum biraz geç mi kaldım dersin? O minicik cümlecikler öyle bir anlam katıyorduki bana sen gittiğinde öğrendim.

Sensiz günüm güzel geçmemeye başladı. Ne yalan söyleyeyim sevgili şimdi de öyle geçiyor biraz toparladım diyorum ardından bir vurgun yiyorum, bir anı yıkıp götürüyor her şeyi. Onca toparladığım anı, onca biriktirdiğim göz yaşını bir anı bitirebiliyor. Bazen ufak bir kalem, bazen uzaklardan gelen bir koku. En beteride kokun oluyor sevgilim. Lanet olası kokuyu sanki ben koklayayım diye herkes sıkar olmuş! nefret etmek istiyorum o kokudan ama kıyamıyorumki çünkü sensin o benim için. Zaten parfümünde az kaldı. Yatağıma sıkamıyorum,  nedeni ise sana komik gelebilir ama bence öyle gülme tamam mı! Biri koklarda aşık olur diye sıkmıyorum yatağıma. Biter de yenisini bulamam diye sıkmıyorum. gülme olur mu?

Sana şimdi bunları neden yazıyorum onu bile bilmiyorum. Sen yokken, sensiz dayanabileceğimi düşürdün hep bunu göstermek isterdim sana ama olmuyor yapamıyorum. Bilirsin hep üzülürdüm, hep salaksaçma hayaller kurardım. Sulu gözlüyümde biraz dayanamam aklıma sen gelince. Aslında sana hiç yazmasam beni güçlü görsen sevgilim nasıl olur? Ama bu seferde özlersin sen beni! Sonra kızarsın sonra trip atarsın... Ondan sonra gelde seni ikna et, inatcıydın ama bir ben söz konusu olunca çabuk vazgeçerdin her şeyden.

Çok sevmiştin beni. Annem gibi.  Arada kızardın bana küfür ederdin belki içinden ama hiçbir zaman bunu dışa vurmazdın tıpkı annem gibi. Bir yere gidince haber vermesem yada geç kalsam merak ederdin annem gibi. Hep iyiliğimi düşünür, benim için iyi olacak şeyleri yapardın annem gibi. Sahi sevgilim annemle ne kadar ortak yönünüz varmış?

Unutmadan sevgili bugün anneler günü, annenin ellerinden öperim. Biliyorum kızgın bana ama ne yapayım anneler affeder. Oda affeder mi beni?
Annemi çok sevdiğini biliyorum sevgili, senin yerine de öpeceğim onu, ellerinden hemde. Senin yerine de hediye alacağım. Sırf herkese inat, gelmez o diyenlere inat. Elif gönderdi anne diyeceğim! Ama bunu dersem geleceğine oda inanır. Olmaz sanırım demi. Ama içimden dersem sende annemde duyarsınız biliyorum. Aslında bağırarak demek varda! Annem üzülmesin. Oda sevmişti seni gelinim derdi. Hala sorar seni. Mavi gözlü gelinim der hep sana, göz rengini hep karıştırırdı ama olsun severdi işte seni.

Hani oğlumuz ve kızımız olacaktı ya sevgilim. Şifa ve ulaş. Onlar içinde senin anneler gününü kutlarım. Onlar için sana hediye alabilirim. Onlar için seni öpebilirim. Onlar için sana sarılabilirim. Ama hepsi onlar için olacak kızma kendim için istemiyorum. Gelecekte yarim olacak kadın, hayalini kurduğum çocukların annesi. Anneler günün kutlu olsun....

Gelecekteki yarim,imkansızım,çocuklarımın annesi...

11 Mayıs 2012 Cuma

Bunu mutlaka hatırlarsin...

Arada dinlerdik işte efkarlı olduğumuz vakitlerde. Aklıma hep sen gelirdin neden bilmem ama hiç bırakmayacağım derdim o an. Gözlerin gelirdi aklıma, sesin gelirdi kulağıma. Bir an içimde hissederdim seni solumda, tenimde buseni hissederdim. Sırf o an kaybolmasın diye nefessiz öyle beklerdim. Ama geçerdi işte giderdin bir an gelişin gibi, keşke gitmeseydin derdim hep içimden ama hep giderdin sevgili. Ama artık hiç gitmiyorsun içimden. Artık vazgeçmiyorsun benden. Artık hep solumdasın. Kalbimde, nefesimde, tenimde ve bedenimde... Sen bensin ben ise sen...

Uğur Arslan - Adıyaman

Düz tara yar düz tara
Yar zülfünü düz tara
Sana neden yar diyorlar biliyor musun ?
Yardan düşmek gibisin karanlıklara

Çok seveceğim, çok okuyacağim, çok çalışacağım sevgili...

Yalnızlık nedir?
Kelime anlamı tek olmak, yalın olmak, sade olmak olabilir. Hatta çocukken hep karıştırırdık yalnız mı? yanlız mı? arada yanlış yazardım taki Türkçe hocamın bana nereden geldiğini anlattığını güne kadar.
Ondan sonra hiç karıştırmadım, ondan sonra hiçbir zaman anlamını unutmadım.

Benim konumumdan bakacak olursak yalnızlık, sensizlik, senin kokunun yoksunluğu, teninin yoksunluğu, gülüşünün yoksunluğu yani bir nevi eksiklik. ama yeri dolmayan, doldurumaya çalışılmayan.

Yalnızım işte, senden yoksun. Senden eksik. Utanmıyorum bundan sadece kendime kızıyorum. Şuanda yanında olabilirdim. Ellerini tutabilirdim. Saçını okşayabilirdim. Öpebilirdim. Ama kısmet.

Bazen neden yalnızım ki diyorum çık dışarı tanımadıgın insanlarla tanış git onların hayatına dahil ol! sonra çık onların hayatından! onlara kötülük yap diyorum kendi kendime, sonra vazgeçiyorum, sonra yine aynı şeyler oluyor yine vazgeçiyorum.

Ben senin yalnızınım sevgilim. Senden yoksun... Üzülmeyeceğim tamam siliyorum göz yaşlarımıda sen üzülmemi istemezdin biliyorum, Gül derdin hep bana, sözünü dinleyeceğim sevgilim. Ağlamayacağım ama arada ağlarsam kızma olur mu? Bil ki ağlıyorsam seni çok özlemiştirim, bil ki ağlıyorsam seni istemiştirim... O zaman kızma olur mu?

Sen artık yoksun biliyorum. Öldün belkide, belkide hiç olmadın. Belkide Ben her şeyi kafamda planladım. Olmasını istediğim gibi yaşadım. Şizofreniktim belki. Sen yoktun işte! her şeyi ben uydurdum, ben yaşattım seni! ben gördüm, ben istedim, ben öptüm! Yoktun işte seni ben var ettim! Ve sen öldün.

Gibi düşünmek istiyorum sevgilim ama olmuyor, anılar bırakmıyor seni yok etmem için, hatıralar hep bir yerden açıyor kapılarını aklıma getiriyor seni. Olmadık mekanlarda senli hayaller kuruyorum lanet olasıca hatıralar yüzünden. Ama güzel de oluyor be. Özlemek sevmek ve beklemek. Hele ki beklenen ve özlenen sensen sevgili,

Sevgili,

Kendime söz verdim artık. Çok kitap okuyacağım. Çok çalışacağım. Çok seveceğim...
Kitap listesi yapacağım kendime hedef koyacağım, özellikle senin okuduklarından okumaya devam edeceğim. Okumamı istedigin bir kitap var mı sevgili?
Çok çalışacağım. Her günümü, her anımı dolu dolu geçireceğim, çalışmam lazım 3 hayalimiz için. Belki birgün bu çalışmalarım sayesınde  3 hayalimizi gerçekleştirebilirim.
Çok seveceğim. Sen gittin diye sana olan sevgimi azaltmayacağım, daha çok seveceğim. Hergün 3 kere seni seviyorum diyeceğim sevgili! Belki bir gün duyarsın. Duymasan bile gök yüzüne bak olur mu? Ben hep oraya bakarak söyleyeceğim kesin duyarsın yada hissedersin o zaman. He bir de zamanlarını söyleyeyim, sabah öğle akşam. Sabah kalkar kalkmaz söyleyeceğim. Öğlen yemekten sonra, akşamda yatarken. Bunları sahi hisseder misin?

Senle herşey çok olacak...

10 Mayıs 2012 Perşembe

sevgiliye...



Sevgiliye,

Sevgili,
şimdi üşümeyecekmişsin gibi soyun korkularını
ve  beni oku....
*
Bir sigara yakmışken, onun ne kadar çok içtiğini anımsayıp "bu kadar içmese keşke, kendini hasta edecek" demektir aşk.
*
Sana aşık olduğumdandır elini tutup yaranı kanatmaya hazır oluşum.
*
Nefesimi kulağına dayayıp masalımı anlatsam çocukların aşkla doğduğunu, senin için büyüdüğümü yoksa  çoktan ölmüş olacağımı.
*
Ben cümlelerei dikip seni yarattım ama sen karşımda durup tek bir kelime dahi etmiyorsun.
*
Ve ben sevgili,
Senin bile değiştirmeye gücün olmadığından sana aşığım.
*
Sevgili, beni sev isteseydim sana aşık olmazdım.
*
Gögsüm ağırlaşıyor, toprağa karışıyorum.
Gözlerim ağırlaşıyor, denize karşısıyorum.
Sana aşığım ama ölmem lazım...
*
Sevgili, İtiraf et. Aşk senin içinde de bir çocuk gibi huzurla uykuya dalmış.

sonra yine kaybolsak

Uzun zaman oldu sana yazmayalı, içimi dökmeyeli.... O kadar doluyumki bir anda boşaltmak istiyorum içinde her ne varsa sana... Omzuna yaslanıp rüzgarlı bir aksam vakti yada sabaha karşı içimde ne varsa sana bağışlamak istiyorum... Acısıyla, tatlısıyla.

Bir kaç gün içerisinde bir çok insan tanıdım. Hepsinde seni aradım, sende olan bir özellik. Ama hiçbirinde sen yoktu sevgilim, senin güzelliğin, senin ahlakın, senin gülüşün ve senin kokun. Neden onlarda bir sen yoksun sevgilim?  Tanıdıgım her insanla seni kıyaslar oldum. "elif olsa böyle yapmazdı.", "elif böyleydi!" gibisinden karşılaştırma cümleleri kurdum, ne hikmetse hepsinde sen üstün çıktın!

Hatta bazılarını sen zanettim biran. Hani benim her kapalı kişiyi sen zannetmem gibi! uzaktan sana benziyorlardı ama yakından sana benzemeleri imkansızdı...

Bir kaç gün içerisinde dışarıya hep "sahte gülüşler" verdim. Gülüyordum ama bir yanım hala ağlıyordu. O yanımı tahmin edersin herhalde demi? Evet doğru bildin sevgilim, "sol yanım." seni arıyor işte orası, seni özlüyor, seni bekliyor, seni seviyor işte... ilk günki gibi.

Özlüyorum işte sevgilim özlüyorum! İster kız bana unutmadın hala beni de! ister söv arkamdan! ister sen hak ettin bunları de! ister lanet olsun de! özlüyorum işte, yapamıyorum en mutlu oldugum anda sen geliyorsun aklıma! nedensız sorularla sonra aklımdan cıkman uzun zaman alıyor, tıpki bugünkü gibi... Ama unutmaya kıyamıyorum seni, kim unutabilirki en çok sevdiğini?

Zaman keşke dursa suanda, hiç akmasa dünya üzerinde kimse kalmasa ama sadece sen kalsan koşsam sana, arasam tüm sokakları dolaşsam ve bulsam seni, sarılsam sonra hiç bırakmasam. hiç bırakmasam...
Kokunu içime çeksem! ımm miss!
öpsem seni! oh be!
kucagında uyusam! oh annem gibi!
aglasam yanında! oh cocuklar gibi!
oynasak seninle! oh kop kop!
sonra yine kaybolsak, tüm herkes tekrardan dünyaya gelse, tekrar zaman devam etse... Yine seni aramaya devam etsem...

Ve bu hep böyle devam etse, belkide hiç bitmese o zaman, yanında kalsam, ağlasamhaykırsam nefret etsek birbirimizden ama yanında kalsam, koklasam seni,öpsem seni, kucağında uyusam inan buna çok ihtiyacım var...
Olmuyor sevgili.

İnan cok ihtiyacım var sana...

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Beni unutma olur mu?

Birgün bir insan girecek hayatın tüm her şeyini değiştirecek, sevgi dediğin şeyi, ümit dediğin şeyi, hüznü kederi...  Ve o kişi birgün çıkacak hayatından sen istemesende o istemesede çıkıp gidecek.
Sonra neden gitti? niçin gitti? gibi sorular soracaksın ama hiç birinin anlamını bulamayacaksın. Ama bazen alışacaksın eskisi kadar hüzünlü olmayacaksın belki, ama alışacaksın  ama daima sevmeye devam edeceksin ve birgün gelir diye beklemeye devam edeceksin...

Benim hayatımdaki o insan sendin sevgilim. Sevgilim, senden son bir şey isteyebilir miyim?

Beni unutma olur mu?
Her ne olursa olsun, nefret etsen dahi unutma beni olur mu? Adımı hatırlamasan bile vakti gelince, sana yaşattıklarımı hatırla, gülümse birde ama asla beni unutma olur mu? Çünkü ben seni, unutmayacağım, unutmayacağım işte sevgilim. Söz veriyorum sana seni asla unutmayacağım. Kendine dikkat et. Hoşçakacal.

Beni unutma olur mu?

4 Mayıs 2012 Cuma

Özlemek basit degil... Çünkü özlenilen sensin...

Özledim... Aslında basit gibi bir kelime gözükebilir  ama altında birçok şeyi yatırabilir. Mesela hasreti, gülüşü, küfürleri, dokunmayı her şeyi iste.. Benim özlemlerimde buna benzer işte, altında o kadar çok anlam saklarki okumasını bilene, görmesini bilene...

Her geçen gün biraz daha uzaklaşıyorum insanlardan, biraz daha köşeme çeklir oluyorum.. Böyle hani kimseyi istemezsin ya onun gibi şte... Kimseyi istemiyorum, kimseyi sevemiyorum. Kimseye güvenemiyorum. Aslında güvenmek istiyorum. Ama ben birtek sana güvenebilirdim.

Her şey boş anlamsız geliyor bu aralar. Bir şey yapmak istemiyor canım. Ama yapmalıyım bunu biliyorum, şimdi diyeceksinki başarı için? ben yaptım demek için? Hayır sevgilim. Hiç biri bunlardan değil. Hiç biri bunlardan değil... ASlında nasıl bilmek istersen öyle bil sevgili... Ben biliyorum, yukarıdaki biliyor, şifa ulaş biliyor bir sen başka türlü bilsen ne olur ki..

Ara sıra kokun geliyor burnuma.O an o kokuyu duyduğum tüm insanlardan nefret ediyorum. Cünkü senin taklitlerin, sanki sen oluyorlar birer birer. Ama olmuyor sevgilim en olmadık yerde kokun geliyor aklıma. Evde, işte, okulda... En zor olansa şu oluyor. Tam uyandığımda hani sabahın en kör noktası var ya o an geliyor burnuma kokun. Güne yine senle başlıyorum her zamanki gibi, eskisi gibi yani... Ama güzel de oluyor... Her şeyim iyi gidiyor o gün o an...

Sonra bir an yokluğun geliyor aklıma. Her şey yıkılı veriyor. ama üzülmüyorum sevgilim, sen kalbimdesin çünkü, nefrette etmiyorum çünkü sen nefret edilemezsin,  özlüyorum işte..
Basit bir özlem değil benimki... Çünkü özlenilen sensin! beklenilen sensin!

Çünkü sen her şeysin...

Neyse sevgilim. Seni çok özledim, seni çok seviyorum... Kendine dikkat et olur mu? Bekletme beni.. Üzme kendini ben iyiyim, sen kötü değilsin sen kötü olamazsın.. Sen hep iyiydin hep iyi oldun.

Tutamadım ellerin yağmur olsun
Sevip de doyamadım
Öpemedim gül tenin baharın olsun
Sarıp da kanamadım

1 Mayıs 2012 Salı

Hepimizbaşkainsanlaroldukartık.

Sevgilim,

Sevgilim dediğime bakma ağız alışkanlığı, kızmada... Anılar? İnsanı hep biryerden bir yere alıp götürür. Beni de hep götürüyor olsun götürsün çünkü oralarda sen varsın. Oralarda hatıraların var...
Orada yarım kalmışlık, orada ümitler, orada hayallerimiz var... Sen sevmesende o anıları orada onlar var...

Şimdi diyorsunki? Sen mutlusun, mutlu olmayı başarabiliyorsun... Evet başarabiliyorum. Evet mutluyum! Hatta hergün gülüyorum! lanet olası suratın hiç aklıma gelmiyor, kokun burnuma gelmiyor! Lanet olası seni unuttum! Hatta ve hatta senden nefret ediyorumki ! o kadar mutluyum! 
Ben neden mutluyum biliyor musun? Toparlanmam lazım sevgilim. 3 lanet olası hayalimizi gerçekleştirmem için çabalamam lazım sevgilim. Çünkü ben durursam onları kim yapacakki? Sen zaten başka ellerdesin...
Onları başarmak için mutluyum. Onları başarmak için umutluyum. Onları başarmak için güçlüyüm sevgilim. Acılarla güçlendim artık ben... Artık lanet olası suratını aklıma getirmeden uyumaz oldum ama güçlendim, eskisi kadar ağlamıyorum mesela, eskisi kadar güçsüz kalmıyorum, eskisi kadar saçma sapan fikirleri aklıma getirmiyorum! Güçlendim işte!

Ve unuttuğun bir şey var sevgilim. Benim önceliklerim değişmedi, değişmeyecekte inşallah.... Sen ilkimdin, sonum olarak kalacaksın. Sen hep önceliğimdin. Her bi bok olduğunda ilk senin haberin olurdu, ilk senden akıl alırdım. Annem gibiydin... Onun gibi sıcak kanlı, onun gibi sevecen.. Sen annem gibiydin sevgilim....

Evet sevgilim başka insan olduk, güçlendim, ümitlendim, başaracağım... 3 hayalimi geçercekleştireceğim. Birgün olacak sende bunu duyacaksın... 3 hayalim gerçekleşince ne olacak diye sorma bilmiyorum, düşünmedim, düşünmek istemiyorum....

Seninle geçirdiğim zamanın hiç bir zaman boşa olmadığını düşünmedim, sen hep doluydun sevgilim. Zamanında kişiliğinde insanlığında her şeyinle hayatımı doldurdun, asıl sen gittin her şey boş geldi. Yavaş yavaş doldurmaya çalışıyorum. Çalışıyorum derken, başkalarıyla değil kızma! çalışarak, çabalayarak...

Ben buyum sevgilim, sen yokken bile senin için çalışan, sen yokken bile seni her anıma katan, kurduğum hayallerde yerini baş köşede alan birisin işte... Sen ömrümdün, sen sonumsun anla bunu artık ve daha fazla üzme beni, kırma, dayanamam sonra...

Hadi ben gidiyorum, uzun bir süre yazmayacağım sana, çalışacağım çünkü 3 hayalim için, biraz da kırgınım sana, hatta kızgın...

Kendime dikkat edeceğim sevgilim, sende dikkat et hayatındakilere sahip çık, beni bırakıp gittiğin gibi onları bırakma, seni üzdüğüm gibi onları üzme...  Kendine iyi bak...



Hepimizbaşkainsanlaroldukartık.