29 Eylül 2014 Pazartesi

bırakıp gitmeli mi artık?

Bu bayramda yalnızım. annemler her zaman ki terk ediyor. zaten sen yoksan ben hep yalnızım. bu biraz daha yalnızlık. bu aralar sen daha fazla doldun içime. her an sen gelecekmiş gibi giriyorum buralara belki yorum yapmışsın diye her sabah gözlerimi açtığımda buralara bakıyorum. kimisi gülüşünü bekler yarenin kimisi yorumunu... böyle işte artık vazgeçmeli mi senden? sonsuzadek kapatmalı mı bu defteri? bi daha girilmemeli mi buralara? bilmiyorum ki bu aralar çok yalnızım işte yanımda kimse yok sadece aptal işlere verdim kendimi. sen olmayınca olan işlere... keşke sen yanımda olsan her şey geçerdi o zaman eminim...

24 Eylül 2014 Çarşamba

sesine sarılmayı özledim

bu aralar fazla sensiz buralar,
martılar avazlarının çıktığı kadar seni sevdiğimi haykırmıyor. gökyüzü mavi değil. annem gülmüyor. ağaçlar yapraklarını terk ediyor.
bu aralar fazla sensiz buralar,
beş duyu organından yoksun yaşıyorum görüyorum ama baktığım her yerde sen, duyuyorum ama her yer seni senin.

sokaklar, caddeler kısacası tüm adresler seni gösteriyor.
dileciler bile isteksiz sen yoksun diye.
her yer sana çıkıyor her şey sende bitiyor adın gibi.
başlangıç sen oluyorsun mesela en hüzünlü yerin
bitişi sen oluyorsun mesela en mutlu yerin...

nefesi senle alıyorum sensiz veriyorum ey sevgili. sırf sen gideceksin içimden birazcık eksileceksin diye nefes almak istemiyorum. ağlamak istemiyorum. kilo vermek istemiyorum yani sen benden uzaklaşıp gitme. gitme işte uzaklaşma hep bende kal...

sen takıntı mısın? sen bi hedef misin? sen nesin benim için? anlam veremiyorum bazen ulan diyorum onca zaman geçti neden unutmadın? gelse birlikte olsa bi ay sonra tekrar ayrılır mıyız diye düşünüyorum. düşünmek bile saçma bi insan en çok beklediği ve en çok içinde kalan yarayı bulunca ondan uzaklaşır mı? ayrılır mı? sana dair bir şey beklemiyorum. her şeyi yaşamış olabilirsin en mutlu anları yaşamış, tüm her şeyi kısaca. yine seni severim ben seni bunlar için sevmedim ki. of ben seni neden sevdiğimi bilmeyecek kadar çok nedenden dolayı seviyorum. ben seni onlar gibi değil. ağlarken birde güler gibi. yağmurlu bi akşamdaki toprak kokusu gibi, yağmurdan sonra açan gökkuşağı gibi. ben seni bi başka seviyorum... gerçi bunları okumayacağını bile bile yazmakta başka bi aptallık.

sesini duysam hatırlamam. gözlerini hatırlarım. kokunu unutamam. ellerin tenime bahşedilmiş en güzel lutüf. sesin diyorum sevgili sesin dünyanın en güzel kuş çıvıltısından en güzel şarkıcısından daha güzel bu benlik için...

sensiz öyle dağıldım ki toparlayamıyorum. keşke seni almaya geliyorum hazırlan diyebilsem...

gitme
benden

22 Eylül 2014 Pazartesi

bu aralar sen, çok bende

Galata kulesinin ilk defa bu kadar yakınına gittim. İş görüşmesinden sonra taksime gittik ilk defa kulenin dibine kadar girdim... Ben orayı sensiz gitmeyi hayal bile etmedim ki neden bu kadar hızlı ve çabuk oldu? Neyse en tepesine bakamadan kaçtım oradan... orası senin yerin yerin sevgili sen geldiğinde ilk çıkacağımız istanbulu ilk seyredeceğimiz yer olacak. ne kadarda eminim di mi sen geldiğinde... biliyorum işte gelmeyeceğini ama gelirsin diye kendimi avutuyorum...

bu aralar annem durmadan evlencen onur 2 yıl sonra demeye başladı kıza bakıyor sanırım ah anne be bi bilsen benim göynüm, aklım başkasında... keşke bile bilseler. evlenmeyeceğim diyip geçiştiriyorum. bu arada annem whatsapp kurdu arada bana yazıyor, ses kaydı atıyor, fotoğraf gönderiyor... baya bi eğleniyorum senin yokluğun birazda olsa geçiyor...

ben hala aynı şarkıyı dinliyorum, iyiyim bu aralar seni kalbimde daha çok hissediyorum. rüya bile gördüm inanır mısın? daha ne olsun!?

bu aralar
sen
bende 
sen

18 Eylül 2014 Perşembe

sesimi hatırlar mısın?

Hatırlar mısın?
sesimi, kokumu, gülüşümü, gözlerimi...
senin sesine kavuşan sesimin çocuksu telaşını hatırlar mısın? sesimi duymayı özledin mi peki? kokumu... kısa özledin mi? özlediysen ara, özlediysen gel... gibi cümleleri kurmak çok kolay ama yapmak ne zor bizim hayatımızda sanki ölümüne düşmanız ya bir daha hiç görüşmeyeceğiz, bir daha hiç sesimizi duymayacağız, biz öyle bir şeyiz işte...

özledim bu aralar sesini, kokunu, gülüşünü. çıksam diyorum gelsem yanına kabul eder mi? kaçar mı? bundan daha kötü mü olur? (gerçi bundan daha kötü ne olabilir?) gibi sorular kafamı kemiriyor. ulan tüm gücümü toplayıp çıkasım var karşına içimi açıp ne varsa dökesim. aşkı, sevgiyi haykırasım gururu, inadı bir köşeye bırakıp.

aylardan eylül olduğundan mı seni bu kadar özleyişim? neden? sesini ve seninle konuşmayı her şeyden çok isteyip her şeyden çok özlüyorum. birikmiş paramı sana versem konuşur musun? gözlerim gözlerine bi kere değer mi? mark III alabilirsin bak iyi düşün. binbir gece masalındaki gibi oldu ama olsun. benimle konuş mark III'ü kap, "eski" sevgiliden şok kampanya gibi bir sloganıda olur hem...

neyse yine boktan olmaya başladı bu yazı.

bu gece
seni
çok
özledim
sesini
gülüşünü
kokunu

Ben artık burnun burnumda uyumak istiyorum!

Çok Özledim Seni

Bazı geceler vardır, aklında olup yanında olmayanlar kaçırır uykunu...

Nereye dönersen dön, ne içersen iç, ne kadar dua edersen et olmaz... Bir zamanlar sen olmadan uyuyamadığını söyleyen birinin başkasıyla uyuyor olma ihtimali boğar seni. Buna engel olamazsın.

Arayamazsın, soramazsın, duyamazsın...

Yani kalbin kırıksa uyumazsın.

Ne zaman başını yastığa koysan, göğsüne bir şeyler batar...

Yani seviyorsan,

Yani hiçbir zaman ayrılmayacak ki gibi alışmışsan, bağlanmışsan özlemek diye bir şey var bu hayatta. Ve bir daha ona sarılamayacağını, gözlerine bakamayacağını, bir daha asla onu gülümserken izleyemeyeceğini bile bile özlemek koyar seven adama...

Beni en çok üzen ne biliyor musun? Seni en iyi tanıyan benim! "Nasılsın" diye bile sormama gerek yok sana; çünkü yüzünden, gözlerinden, hatta seni görmesem bile ses tonundan anlayabilirim nasıl olduğunu... Neyi çok sevdiğini en iyi ben bilirim, neden nefret ettiğini de... Seni bir daha kim sevecek böyle, kim sakınacak gözünden bile

Çok özledim seni, milyon kere özledim...

İlkindim, sonun da olmak isterdim;

Ne yazık, sonum oldun....

Yanında olmak vardı şimdi, "kaderimsin" der gibi alnından öpüp uyumak...

İlla sevgili gibi değil, sevdiğin herhangi bir eşya olmak bile güzel olurdu. Mesela saç tokan, saatin, bir oje ya da bir kolye... Seninle olduktan sonra sana ait herhangi bir şey olmak bile güzel.

Yastığın olmak vardı şimdi...

Saçlarına, dudaklarına, yüzüne dokunmak ne büyük bahtiyarlık olurdu.

Sana şimdi seni ne kadar özlediğimi, ne kadar sevdiğimi, ne kadar yanında olmak isteğimi günlerce anlatabilirim. Ama bunu anlatmak için günlerce beklemeye tahammülüm yok.

Kısacası sevgilim,

Ben artık burnun burnumda uyumak istiyorum,

Canım burnumda değil...

16 Eylül 2014 Salı

bi şarkı değiştirir her şeyi...

Seni hatırlatan bir şarkı ile hayatımda olan insanı hayatımdan çıkartabiliyorum kolaylıkla da seni neden hayatımdan bir şarkı ile çıkartamıyorum? Bir şarkıyı geçtim kaç yıl geçti? sensiz. neden çıkmadık hayatımızdan neden zaman seni eskitmedi? neden sen bitmedin hala sen diye atıyor bu kalp. her yere baktığımda neden sen...

Kader belki... seni isteye isteye yaşayıp gideceğim belki sen geleceksin, belki hiç gelmeyeceksin ama biliyorum ki hayatımda kim olursa olsun ben hep seni seveceğim en büyük yer senin olacak. hep seni hatırlayacağım puslu gecelerde, yağmurlu gecelerde... sen olmayacaksın ama hep seni hatırlayacağım. belki kızım olacak minik parmaklı adını senle süslendireceğim... elif şifa olur... kim bilir sevgili sen gelirsin sadece şifa olur...

gelsen
kaybolsam
sevsem
seni

Söyleyemedim, gelmeyeceğini anneme...


Ulan sevgili,  o bağlama var ya hani tel tel vurduğunda bir bir döküldü gözyaşım. her damlasında erdim, bittim sanki benliğim gözyaşı olmuş gidiyor benden sana. senin gelmeyeceğini biliyorum, senin bir daha hiç olmayacağını biliyorum ama senden asla vazgeçemiyorum. hani giderken demiştin ya alışkanlığınım ben senin. hangi alışkanlığı bırakmak bu kadar uzun sürer ki? bu kadar acı verici olur ki... "dertler derya olmuş, ben de bir sandal" diyor... ne güzel de diyor ne güzel de ağlatıyor. biliyorum bu videodaki konuşmanın başlangıcı bir gün senin hayatında yapılacak bir arkadaş çevresinde... biliyorum ey sevgili biliyorum... sen gelmeyeceksin ama ben seni her an her şeyden çok özleyeceğim. sensiz yaşayacağım ama seni her seferinde her şeyden çok özleyeceğim...

Annemin bu aralar onur evlenme vaktinin dediği vakitler. evlenmek için kız ayarla demeye başladı bile. balkonda otururken birden ağzımdan kaçı verdi ben bir tek kişiyle evlenirim anne o da şimdi gelse şimdi evlenirim diye. önce duraksadı... sonra bi iç çekişle kim oğlum dedi... ben her zaman ki gibi kaçamak cevaplar versem de birden çıktı ağzımdan "elif"... Sevdiğim annem benim, canım annem hemen de nerede yavrum? nerede yaşıyorsa gidip bulayım demeye getirdi. gidip bulayım neredeyse aranızı yapayım dedi... kıyamam ben ona... sonra anne biz onla hiç olmayacağız olamayacağız demeye başladım. adından başka bir şeyini bilmiyorum demeye başladım... sonra o da senden yana çıktı üzdün tabi kızı kaçırdın elinden. aynı baban gibisin dedi... sonra kuzenime söyleyeyim o ayarlasın onlar konuşuyor mu dedi... öyle geçiştirdim işte sevgili bir sensizliği daha...

Ne garip di mi? bir gün sen evleneceksin, ben evleneceğim. başka bedenlerde belki de başkaları için kalpleri bizim için atıyor zannedeceğiz. başkalarına hayatım, sevgilim, herşeyim diye sesleneceğiz aslında seni, beni ararken... ama bi şeyi çok iyi biliyorum sevgili bu kalp senden başkasına atmaz yar diye... ben seni bu gece çok aradım. çok özledim. çok sevdim. çok ağladım...

nerde olursan ol
bu kalp hep
sen

11 Eylül 2014 Perşembe

belki okur, belki bahsedersin...

Sevdiceğim, bu aralar çok yoğunum seni rüyalarımda göremiyorum kızmıyorsun di mi? Ne zaman uyuduğumu, ne zaman uyandığımı bilmediğim vakitlerdeyim. Çokça yoğunluk. sensizliği tadamamak var bu yoğunlukta gerisini sen düşün. en iyisi mi sensizlik tadmaktansa senin olduğunu düşünüyorum. senli güzel şeyler getiriyorum aklıma. o olsa böyle olurdular yamıyorum dilime... bu aralar güzel şeyler olacak gibi sevgili, en iyi kolejde staj yapıp bunun yanı sıra güzel bi özel yerde part time çalışma imkanı sağlıyabileceğim inşallah olursa sana detaylarını anlatırım. her gecen gün biraz daha hayalime yaklaştığımı ve doğal olarakta sana yaklaştığımı düşünüyorum. ne zaman hayalim gerçek olursa senin yaşadığın yerlere gelip, senin selam verdiğin o tonton amcaya, teyzeye selam vereceğim. senin geçtiğin kaldırımdan, çıkarken zorlandığın yokuştan çıkacağım kısacası senin yaşadığın yer de sen olacağım sensiz. kalbimde sen olarak seni yaşayacağım acıyacak kalbim ama olsun. günler akıp gidiyor sevgili, haftalar bitiyor, ömür bitiyor. bi sensizlik bitmiyor be...

hani bazen cebimize para koyarız ve aylar yıllar sonra onu unuturuz ve sonra buluruz ya seni de o cebime koyduğum para gibi unutup daha sonra bulmak istiyorum. artık bulma zamanı gelmedi mi? elimi artık korkmayıp cebime atma zamanı gelmedi mi? adına ne yazdığım ne şiirim var ne de başka bir şeyim. adına sadece yazılmış bi kalbim var en temizinden hani ilanlarda yazarlar ya "doktordan", "memurdan" ben de şey mi yazsam sevgili? "saf aşıktan" ne güzel olur be ne süslü olur öyle "saf aşıktan sevdiceğine..." gurur duyarsın vay be dersin bu adam bu adam... dersin de gerisi gelmez düğümlenir boğazın, hıçkırık tutup belki ağlarsın. "bu adam benim sevdiğim(di)..." dersin birden kirli dünyaya çocuk getirmeyen ama bi o kadarda çocuk isteyen anne gibi... ağlarsın ama çıkmıştır o laf. ama korkmayasın sevgili duymam ben onu aman he korkma bahşet dilinin ucundaki bir sevgiyi. varsa...

ben bahşettim
her gece
gökyüzüne
seni
sevdiğimi

3 Eylül 2014 Çarşamba

neden bu çığlık? neden bu gök gürültüsü?

olur olmaz yerlerde aklıma gelme artık olur mu? en savunmasız olduğum yer de seni düşünmeyeyim artık. her baktığım insanda seni aramayayım. her arkası dönük kadının sen olacağın düşüncesine kapılmayayım. seni düşünmeyeyim mesela senli olan anılarda. seni düşündükten sonra uzunca dalıp gitmeyeyim. yağmur yağdığında sen gelme aklıma. işte o zaman inadına sen doluyor bu oda sen oluyor her yer. senli bi şarkı açıyorum hatırlarsın belki "tolga tabu - bir resmin bile yok" o şarkıyı dinleyerek hüzün gemisinde bir yolculuğa çıkıyorum sensiz, kimsesiz. yüzüm gülmüyor. bu geminin kaptanı gülmüyor, mürettabat sessiz hepsi üç maymunu oynuyor. seni soruyorum onlara kimse görmüyor, duymuyor, bilmiyor. yani her şey bombok sensiz. kahvaltının tadı yok, denizde martıların çığlıkları daha bi gür. hıçkırıklı ağlamaları bastıramıyor nafile. gök gürültüsü daha bir sert ses çıkartıyor sırf ağlamamı kimse duymasın diye. kuytu köşedeyim kimse duymuyor zaten neden bu gürültü? zaten şarabımda bitmek üzere bir kadehte seni kalbimin en güzel koymanın zaferini yaşıyor gibiyim anlayacağın hem hüzünlü hem de mutluluğun olduğu bir gecedeyim. kime göre mutluluk? kime göre hüzün. zaten yeni şeyler öğreniyorum cinsiyet ayrımının ayıplandığı bir şey. bu kadar sensizlikte bu kadar bilgi fazla değil mi ey sevgili? sen gelsen ben olsam deli, sen gelsen ben olsam âmâ... yani sen gelsen ben olsam yok olsam erisem sende...

sen gel
ben yok 
olurum
sevgili