30 Aralık 2014 Salı

bahanemiz mi olmalı cesaretimiz mi?

Unutmak mı? vazgeçmek mi?
bir arkadaşım araya mesafeler konuşmamazlıklar girince sevgi azalır demişti... haklı mı sence?
bence değil çünkü insan sevgisini azaltmak için bir bahane arkasına saklanır cesareti olmayanın tek çaresi bahanedir. biz de sevgimizi azalmak için "mesafe, konuşmama" gibi şeylerin arkasına saklanırız.
benim bahanem yok sevgili.
unutmadım,
vazgeçmedim,
seviyorum.

bu aralar güzel şeyler olacak gibi bir tane grup şirket ile anlaştık onların işlerini yapacağım ek iş olarak. bir yandan okul bir yandan kolej devam ediyor çalışıyorum güzel ve yoğunluk var. ve sanırım bu hızla gidersem hayalini kurduğun arabayı alabileceğim. şaka şaka onu almak için çoook çalışmam lazım.

sen nasılsın? neler yapıyorsun? bahanelerin var mı?


gözlerin dünyanın
en güzel şeyisi

14 Aralık 2014 Pazar

tek bi yol var belki o da "gitmek"

Pazar sabahlarının bile tadı yok artık. en sevdiğim o en sevdiğim kahvaltınn bile... bu sefer hüzün gelmedi. hüzün gitmedi ki gelsin. her şeyi terk edip kendi başıma yaşamaya çalışmam lazım en azından o zaman daha az üzülürüm. hayallerim çalınmaz. hayallerim yıkılmaz. yıkılsa bile tek başıma olacağımdan benim için yıkılır...

evde her şey bombok. yemek yememeye, konuşmamaya, birlikte olmamaya devam ediyorum. sanki evin güneşi battı her şey kapkaranlık bi ışık yok bi ümit yok.

tek bi kurtuluş var belki o da gitmek...

kendi başıma çalışmayı kendi başıma yaşamayı öğrenmek için geç olsa da bunu yapacağım. terk edeceğim bizimkileri çünkü onları her gördüğümde çaldıkları hayalim, yıktıkları hayalim aklıma geliyor. her akşam uykuya daldığında gördüğün bir hedefe ulaşamamak nedir bilir misin? Onun için oyalanmak, bekletilmek, ümit verilip vazgeçilmek?

bilirsen bir tek sen anlarsın beni ey sevgili bir tek sen.

vazgeçtim
gidiyorum

12 Aralık 2014 Cuma

nasıl kurtuluruz? gitsek mi? kaçsak mı?

Hüzün geldiğinde sana gelmeyeceğim... hüzün geldiğinde ben sana gelmeyeceğim... hep hüzünle sana geliyorum bunu fark ettim. sen sanki hüzün noktamsın benim en hüzünlü anlarımda sığınacak limanım, beni koruyacak koca bir dağ gibisin. ya da ben öyle hissediyorum. ne zaman dara düşsem seni anıyor bu kalbim. söz geçiremiyorum kendime tutmaya çalışsam da gene sana geliyor ellerim, kalbim...

dayandım... yazmamak için. ama bir türlü beceremedim yazmamayı. iki haftadan beri her şey bombok gidiyor. ilaçlarımı içmiyorum, doğru düzgün yemek yemiyorum. hani yaşama isteği derler ya o hiç yok. yaşasam bu gün ne olur? yaşamasam ne olur? hiçbir fark bulamadığınız zaman işte yaşama sevincinız sıfır olur. ne tam gülebiliyorum ne tam ağlayabiliyorum. öyle hani nötr olursun ya onun gibi işte...

araba hayalim vardı ya hani artık ona bile inancım kalmadı oyalandıkça oyalanıyor. ne zaman alınacağı faili meçhul oysaki ben kendime söz vermiştim. aralık sonu alacağım diye. kendime verdiğim sözü bile tutamıyorum artık. hedeflerime ulaşamıyorum...

cebimdeki üç beş kuruş ile kaçıp gitsek buradan kurtulur muyuz bu acılardan? herkesi silip bir çırpıda yeni bi hayata yelken açsak? her şey son bulur mu? seni unutabilir miyim? ya diğerlerini...

ölüm gelse keşke şimdi hemen inan geleceğini, geleceği düşünmem törenle karşılarım...

bu aralar
pek uzak
pek yakın
pek ıssızım