19 Ocak 2012 Perşembe

Karım öldü...

Sustu cümleler,anlamsız bir hayatın içinde yürürdün sen.Yoksulluğundaki kifayet,anlatırdı başlangıç cümlelerini.Sen hep kendine ağlardın kadın ! Sen hep kendine üzülür ... Sen hep seni severdin kadın ve her gece kendinle uyuyup kendinle uyanırdı yoksulluğun.Şimdi gitmelisin,yalan olmuş üç kuruşluk aşkın içinde,ağzını kapamalısın sımsıkı.Her adamın altına yatarken,beni aldatırken mesela bana seni unutmak için yattım derken,kalmadı hiçbir şehir ya da içimde başka bir evren,defol git artık hayallerimden ... Hayallerimdeki pembe evi yaktım,panjurlarını sattım düşlerin,yalanlarını savurdum attım.Sensizliği daha güzel yaşıyor bu adam.Sessizlik daha bir anlamlı.Ben insanların gözlerine bakarken,onlar düşlerime ağır acılar kattı.Taşındı kalbimin karşı komşusu.Sen hiç sevmedin ki beni ... Senin düşlerinin içinde bile hep başka adamlar vardı.Adını hayal ettiğim çocuklarım,suretini bile bilmediğim bir adamın yatağında kaldı ... Şimdi sana karım mı diyim ? Karım öldü.Kanım aktı benim ... Sus,önce bak yüzüme,gel bana ... Canımı sen yaktın,canımı sen aldın,geri ver bana ... Bu benim hayalim ... Bu benim dünyam ... Bu benim şehrim ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder