19 Mart 2015 Perşembe

anlatsaydın birazcık daha yaşardık.

Kaç gecedir seni düşünüyorum ve sana ağlıyorum. Bir rüyayla her şey değişiyor sevgili. Tam unuttum derken yeniden hatırlıyorum. Belki senin adının geçtiği bir kitabı okuduğum ve bazı şeyleri sende hissettiğim içindir. "Elif gibi sevmek" demiş bir abi. ben de sevmiştim ya seni?

Sana yazmak için vakit bulmaya çalışıyorum ama bir türlü bulamıyorum. Bu gece hıçkıra hıçkıra ağlarken kendimi yazının başında buldum yazdıkça ağladım, ağladıkça yazdım. tek bi soru kaldı. ey sevgili senden tek bir şey istedim beni bana anlatsana dedim. neden anlatmadın? yoksa anlatacak bir şeyin mi yoktu? Hiç mi aklına gelmedim. gözlerimi de mi unuttun? hani senin aklıma düştüğünde dünyaya bir damla bahşettiğim yeri?

ey sevgili neden beni bana anlatmadın? anlatsaydın oysa birazcık daha yaşayacaktım.

şimdi
ağlayıp
gitme 
vakti

13 Mart 2015 Cuma

sen ve ben yani biraz anlatsana lütfen.

anlatsana biraz senin gözünden beni. cümleler kur mesela içinde sadece sen ben olan. başka kimseye gerek yok sen ve ben olsak yeterli. biz demiyorum bak sevgili sen ve ben. biliyorum artık biz değiliz. kelimelerini bir ok gibi kullan hepsi delip geçsin kalbimi öyle bi anlat ki sevgili göreyim gözlerindeki beni.

lütfen biraz anlat beni buna çok ihtiyacım var. senin sözlerine ihtiyacım var. bir insanın sözlere ihtiyacı olması ne demek bilir misin sevgili? bilmiyorsan anlat biraz bana beni...

"Bir gün bana ne dedi biliyon mu? Unutmak kelimesi undan çıkmış. Nasıl unutmak kelimesi undan çıkmış? Bildiğimiz un mu yani hamur işi? Öyleymiş. Unutmak için un ufak etmek gerekiyormuş. Birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. Yavaş yavaş, yavaş yavaş unuturmuşsun. Gözleri, kaşı, burnu..Öyle kulağı, sesini..Yavaş yavaş. Unuttuğun zaman da o kişi olmazmış. Hatırlamazmışsın. Sonra unuttuğunu unuturmuşsun. Ben unutmak istiyorum la!

Her gün ne zaman unutucam diye soruyorum ben kendime. Her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben. Daha net. Unutamıyorun ben.. "

Bu aralar biraz unutmaya meyilliyim. saatin kaç olduğunu, hangi günde olduğumuzu, gözlerinin rengini, sözlerini unutmaya çalışıyorum tam unuttum derken yeniden hatırlıyorum...

ben unutmadan biraz hatırlatsana beni sana? seni bana?

haydi gel
biraz
anlat

Neşet Ertaş Haydar Haydar

8 Mart 2015 Pazar

zaman geçiyor anılarda geçer mi?

Zaman ne çabuk geçiyor? Oysa dün gibi hatırlıyorum geçen kadınlar gününde "Kadınlar günün kutlu olsun sevgili" dediğimde ben kadın mıyım aptal diyişini... Ne garip yılların üzerini bir örümcek ağı gibi örttüğü bu anıyı hala dün gibi hatırlıyor olmam... Ne gülmüştük ama

Zaman geçiyor sevgili. saçlarıma beyazlar nakşediyor. yüzümdeki izler acemi bir ressamın fırça darbeleri gibi. zaman geçiyor sevgili, sensiz.

Annem her şeyin geçeceğini öğretti de anıların nasıl geçeceğini öğretmedi. bilmem anıların nasıl geçip gittiğini. ağlayarak mı geçer anne? unutarak mı? unutmak da yok demiştin anne!? nasıl geçer peki bu anılar?

sahi "eski" sevgili, anılar nasıl geçer?

unutmak
yok
zaman
var

19 Şubat 2015 Perşembe

iyiyim ben.

iyiyim ben hiçbir şeyim yok. bu aralar iyiyimleri yamadım dilime. evet hiçbir şeyim yok. o kadar yok ki kendim bile var mıyım onu bile bilmiyorum. ne bir arkadaş, ne bir dost, ne bir sevgili... birtek annem var bir de sana olan aşkım. onlarla yetinmeye çalışıyorum onlarla geceyi gündüze vuruyorum. hiçbir şeyim yok benim. güzel sözlerim yok mesela sana söyleyecek, uğrunda yazdığım şiirlerim yok. olsaydı okur gelirdin bilirim. hiçbir şeyim yok göz yaşlarım var hiçbir şeye inat. en çok onları kullanıyorum onlarla bir şeyler yapmaya çalışıyorum olmuyor kimi zaman donuyorlar kimi zaman buhar olup gidiyorlar. kim bilir belki döktüğüm bi göz yaşı doğa olayına karışıp yanağına değmiştir sevgili? olamaz mı? olabilir. hayır hayır kendini kandırıyorsun onur! olmaz böyle bir şey imkanı yok azıcık fizik azıcık coğrafi bilgisi olan insan bunun olmayacağını bilir. olsun belki bir gün değer diye her sen düşüşünde kalbime ağlayacağım belki yanağına bir buse kondurur gözyaşım...

iyiyim ben, hiçbir şeyim yok.

14 Şubat 2015 Cumartesi

bizimkisi de büyük müdür?

yine bir şarkı ile başlıyorum senden ayrı kaldığım bir güne. bugünün anlam ve önemine biraz yakışır türden bir şey... "Ferda Anıl Yarkın - Sonuna Kadar" mutlaka dinle olur mu? dinlersen bu günün anlam ve önemi için verilmiş olan bir hediyeyi kabul etmiş olursun. cümleler sanki benim için yazılmış. aylar geçsede yıllar geçsede bir ömür böyle bitsede ben seni unutamam.. diyor ne güzel diyor. ulan şimdi ilaçlarımı içmesem bi büyük açardım yokluğuna neyseki ilacımı yeni içtim.

gece bitmek bilmiyor sevgili akrep ile yelkovan başka bir sevişiyor bu gece. gece uzadıkça yokluğunda ilmik döşermişim gibi sigaraları bir bir yakıyorum anneden gizli... ve şarkılarda değişiyor oradan "Taner - Hiç Affetmedim Kendimi" diyor sanki benmişcesine.

gece bitiyor sevgili, akrep ile yelkovan yorgun. göz kapaklarım kapanıyor zaten sigaramda bitti. son dalı gittiğin o güne benzeiyorum bi' onu yakmıyorum işte bir tek onu. senden sonra son sigaralarımı hiç yakmam saklarım. çünkü sonları sevmem bilirsin. hiçbir şeyin sonu olmasın felsefesi ile gidiyorum anlayacağın biraz beylik bir şey ama senden sonra hiçbir şeyin sonu olmasın istiyorum son olacaksa da hiç olmasın. aslında farklı bir bakış açısından bakarsan ilkler bile sondur.

gece bitti sevgili, akrep ile yelkovan durdu... oradan "Seden Gürel - Devlerin Aşkı" büyük oluyor diyor. sahi, devlerin aşkı büyük olur da peki ya bizimkisi?

kutlu olsun
sonum

12 Şubat 2015 Perşembe

cevapsız sorularım var benim.

Bugün yine baktım resimlerine... bir şarkı seni hatırlatıyor ya işte o zaman uyuz oluyorum tüm hatırlatan organlarıma. içimdeki ne kadar sen varsa kalbimden beynime doğru götürüyorlar biranda olmuş her yanım sen... hatırlar mısın sevgili? "Mert Taştoka - Bugün Yine" bu şarkıyı sana göndermiştim. rastgele geldi aklıma nereden nasıl olduğu bilinmez. aklımda yine sen... ansızın geliyor muyum aklına? gülüp geçiyor musun yoksa çakılı kalıyor musun orada?

bu aralar yalnızlığımdan mıdır nedir çok aklımdasın. gerçi yalnız olmasam bile aklımda, kalbimde ve tüm bedenimdesin. sen benim hastalığım gibisin. her zaman yanımda taşıdığım bir türlü tanısı konulmayan ilaç kullansam bile geçmeyen bir hastalık. senli yaşamayı öğrenmeli miyim? yoksa ölüp gitmeli miyim? söylesene sevgili hangisi?

bazen düşünüyorum ne çok soru soruyorum diye. her yazımda bir soru iletiyorum kalbine... ne hikmetse kalbindeki o kalkandan geçemiyor bu sorular. hepsi yanıtsız hepsi cevapsız. doğmamış çocuklar gibi sorularım hiçbiri doğmadan bi' anlam ifade etmiyor. doğmamış çocuklar mı olsun etrafımızda? ayıp.

ben seni bugünde çok özledim ve sevdim. şu şarkıyı mutlaka dinle olur mu eğer görürsen denk gelirse...

Yaşar İpek - Sus (Feat Aslı Güngör) dinle olur mu gökyüzüne bakarak...

dinle
sus
cevapla

10 Şubat 2015 Salı

gizler, götürür ama yok edemez.

Ben seni çok sevdim... ben seni çok sevdim... diyor cem adrian arkadan gökyüzünden dökülüyor beyazlar. gözyaşlarıma karışmıyor bu beyazlar yağmur gibi değil sanki bir şeylerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. yağmur akıp götürür bu olduğu yerde bırakıyor... gerçi her ikisi de bir nevi götürmüş ve gizlemiş oluyor. kar kapatar, yağmur götürürek. hangi yağmur sana olan sevgimi götürecek? hangi kar sana olan sevgimi gizleyecek?

biliyorum hangi mevsim gelse içimdeki seni bitiremeyecek. öyle bir şey ki seni sevmek tüm harfleri küçük yazıp sadece Aşk'ı büyütmek gibi bir şey. ben hep küçük konuşurum sevgili sen gelsen büyürüm, güçlenirim. ama gelmezsin bilirim. kendimi kandırıyorum işte biten bir şey için defalarca belki bir ümit olabilir düşüncesiyle. hatta ben büyüyünce senin geleceğine o kadar inandırmışım ki kendimi büyüdüğümün farkında değilim... kötü haberler tez duyulur ya ben o haberi ne zaman duyacağım? "o evlendi..." bu haberi verebilecek hiçbi ortak noktamız yok ama bilirim ben gökyüzü her zamankinden farklı güler. ağlar belki bilirsin. işte o zaman bi' büyük açarım sevgili. giderim bu şehirden kaçarım senli izler bırakmadığım bi' noktada kendimi bulurum...

biliyorum hiçbir şey bilmediğimi. biliyorum senin bir daha gelmeyeceğini. biliyorum olmayacak duaya amin dediğimi. biliyorum ben senin hiç  olmadığını.

bu aralar pek bi' karamsarım. pek bi' ümitsiz. pek bi' yalnız...

hayatıma bir sen girse keşke, filmlerdeki gibi olsa hani izlediğimiz bi klip vardı ya eski sevgilisi ile internetten konuşup daha sonra buluşuyordular. adını unuttum klibin ama hatırlarsın iki üç tane devamını çekilmişti... keşke, öyle olsa be sevgili. mutlu olur muyduk? olurduk elbet. aşık olabilir miydik? olamaz mı? olabilir... neyse bunlar ütopya. ben gidip kendi dünyama döneyim. hoşçakal sevdiğim kadın.

hala acıyor
kalbim
sevgim
hala seviyor

6 Şubat 2015 Cuma

özlemiş mi seni?

her okuduğum kitap senle başlıyor senle bitiyor. içinde mutlaka sana, bana ve bize dair bir şeyler buluyorum. bazen o kadar kaptırıyorum ki kendimi 1 günde kitabı bitirdiğim oluyor öyle sürükleyici anlatıyor ki yazar seni sanki hayalin o kitaptan çıkıp yanımda olacakmış zannediyorum. seni anlatmasa bile sensin o. öyle bir betimliyor ki hayalindeki kişiyi sensin o.

ne güzel demiş yazar "hangi mesafe bir aşkı bitirebilir ki!" söylesene hangi mesafe veya bir ayrılık aşkı bitirebilir ki? aşk hiç bitmez sevgili bitecekse o aşk olmaz. bazı insanlar hep aşk ile sevgiyi birbirine karıştırıyor!? evlilik aşkı öldürür gibi beylik laflar konuşuyorlar aşk hiç bitmez sevgili aşk bi insanın kalbindeki en gizli en kuytu köşe o köşeye gelmesini bilene... sen o köşede krallığını ilan edeceksin neredeyse...

ve yine demiş yazar... "hani bazı şeyler sürüncemede kalır ya, varlığı ya da yokluğu belli olmaz. İşte bizim hikayemiz tam da böyleydi. Ne bir ilişkiye başlayabiliyorduk ne de tamamen kopabiliyorduk..."
tamam tamam burası bizi anlatmıyor belki ama ne de tamamen kopabiliyorduk kısmı bizi anlatıyor biliyorum artık seninle ne bir ilişkimiz olabilir ne de başka bir şeyimiz. aynı şehirde yaşayan birbirine düşman edasıyla birbirinden kopamayan iki insanız artık. ne sen gelebilirsin, ne ben... aslında biliyor musun tüm her şeyi bitirip gelsen inan bu beylik laflarımı bırakıp bi kenara senin olurdum sonsuzadek. hiçbir şey umrumda olmazdı. aslında kendimi kandırıyorum biliyor musun? sen gelsen yine tüm bayraklarımı indiririm ben.

senle aramızda hep üç harfli şeyler oldu. sev-dik, aşk-olduk, git-tik, kal-madık ve gel-medik... ilk ikisi çok güzelde sonları acıtıyor be.

sana dair hayalimdeki üç harfleri sayayım mı? sev,aşk,gel,sev,sev,doğ,kız... anlamsız geliyor bazen bu üç harfler istanbulda kışın ortasında güneş açması gibi. oysa sen varken her şey pek bi anlamlıydı. sen yokken anlamsız.

geçen oturdum düşünüyorum keşke tokan olabilsem veyahut en sevdiğin incecik bileğinden hiç çıkartmayacağın bilekliğin. bi insan neden insanlığı bırakıp cansız bi varlık olmak ister ki? hangi kaçık? ben insan olmayacak kadar seni çok seviyorum ey sevgili biliyorum kulağa biraz garip gelebilir cümlenin yapısından dolayı. ben benliğimden vazgeçecek kadar sevdim, hep seni.

yine çenem düştü neyse ben susayım gökyüzü konuşsun yağmur yağsın...

sev
gel
doğ

28 Ocak 2015 Çarşamba

gel ne olursan ol gel demek yetmez bazen...

Galata gibi yapayalnız oluveriyoruz bazen onun gibi dayanıklı mıyız? onun kadar güçlü müyüz? Bilmem... Ben zaten hiç bir şeyi bilmiyorum bu aralar bildiğim tek şey Galata'nın Kız Kulesi'ne aşkı... Hafızam beni yanıltmıyorsa İstanbul'u istanbul yapan Galata'nın Kız Kulesine aşkı imiş birbirlerini görmeden birbirlerine kavuşamadan sevmekmiş onları onalrın ki asıl aşk, onların ki kavuşamamak... Ne galata kız kulesine gidebiliyormuş, ne kız kulesi galataya...

Bu aralar pek bi özler oldum seni, sesini, gülüşünü ve ellerini... seni sen yapan sözlerini, tatlı dilini, güzel ahlakını kısacası sana dair ne varsa özledim işte. bir gözyaşı damlasıydı özlemim giderek artıyordu. hıçkırıklı ağlamalarımdı özlemim... benden giden her şey işte özlemim... sen özlemini paylaşmasam olurdum galata vesselam...

gözlerinde bulduğun cenneti kimselerde bulamıyorum gel cennetim ol. şiirlerimde pek süssüz oldu gel kafiyem ol. annemin de canı sıkılır oldu bu aralar gel cancağızı, gelini, yoldaşı ol...

sen
kız kulesi
ben 
hiç

20 Ocak 2015 Salı

kalbim biliyor aklım bilmiyor

Yazı çağırmadığı sürece gelmem demiştim ey güzel aşk. yazı çağırdı, kalp çağırdı kalem döktü her şeyimi neyim varsa sana dair. Şimdi neyden başlayayım ilk önce? seni özlediğimden mi? yaşadığın güldüğün yerlerden geçmem mi? Özlemlerimi hep söyledim bu sefer farklılık olsun...

Yakın bir zaman içinde senin okuduğun okula gittim bir eğitimde eğitimen olarak. Sırf sen orada olacaksın diye belki bir ümit görürüm diye oralara sabahın en erken saatinde geldim. seni görmek istemek güzel bir his. belki yürüdüğün kaldırımda ayak izlerimiz buluşmuştur. belki aynı simitciye yol tarifi sormuşturuz. belki her sabah orada dilenen dilenciye gönlümüzden ne koparsa onu bahşetmiştiriz. kim bilir di mi sevgili? yokluğunda bunlar öyle bir ümit ve hayal ki anlatmam Allah'ın varlığını ateist birine inandırmak gibi bir şey.

göremedim geçtiğin yerlerde seni aradım ama göremedim. görsem belki yanına gelir miydim onu bile bilmiyorum. sahi seni yıllar sonra ilk kez görsem ne yaparım? sarılır mıyım? konuşabilir miyim? belki de öylece bakıp geçeriz... son bir kez görmek isterdim seni idam edilecek mahkum arzusuyla, son bir kez senini duymak isterim son kez kuşların sesini duyacakmışcasına...

sesini özledim bu günlerde zaten arada bir rüyama giriyorsun. mutlu bitiyor rüyalarımız bazen, bazen ise kötü...  kötü bitse bile sırf rüyamda olduğun için o günüm güzel geçiyor. bunu bilmeden yaşıyorsun sevgili.

şimdi neredesin? mutlu musun? gülüyor musun? özlüyor musun? aklımda binlerce soru var sana ve olmayan bize dair. hiçbirinin cevabı yok sanırsın başka dilde konuşuyoruz... ben kalp? sen akıl...

aklına söyle sevgili
ben seni çok sevdim
ben seni çok özledim

ve ben 
özlüyorum
seviyorum
aklına söyle
sevgili