22 Mart 2013 Cuma

seni neden bu kadar çok ezberledim?

ah be çalıkuşum ah be güzel gözlü yarim...
sana kaç kere dedim ben beni dinlemeden etmeden yargılama bir şey yapma diye?
ben senin üzüleceğin bir şeyi yapar mıyım hiç? yada seni takmamazlık gerek bir şey yapabilir miyim a be güzel gözlüm. gül yüzlüm...

demişsin ki
"en ıyısının bu oldugunu dusundugumden sildim.yazmis oldugum seye yorum yapmaya lüzum bile görmedin.bosuna sorgulama ve üzülme belkide bagları tamamen kesme vakti artık"

ah be sevgili. başına eskiyi konduramadığım kadın. ömrümün sonu. sonum benim....
sana bir şeyler yazıp tam da sınav üstü kafanı karıştırmamak içindi bu denli susmam. bu denli cevap vermemem. bir şey yazıp her şeyin boktan olmasını sağlamamam içindi susmam... bilirsin hep konuştuğumda bir şeyleri mahvediyordum. ısrarcı oluşumda seni kaybettim. hayatını mahvettim. işte bunlardan birini daha yapmamak için de susup sınavdan hemen sonra cevap verecektim. sırf senin kafan karışmasın sınav öncesi beni düşünme yada burayı düşünme diye sustum...sen ise gelmiş bana bu şekilde bir şeyle geliyorsun yapılır mı bu be sevgili? yapılır mı?

bi insan hergün girdiği bloga yorum yapamaması ne demek biliyor musun? biliyor musun ha söyler misin? sabretmek istedim beklemek istedim hayatını daha da mahvetmemek için sınavının geçmesini bekledim. ki biliyordum böyle düşüneceğini günler öncesinden düşünmeye başladım elif kesin böyle düşünecek adım gibi eminim dedim ve yine yanıltmadın beni bu sefer yine ağlıyorum ama bu mutluluktan yada biraz kırgınlıktan. seni adım gibi ezberlemiş olduğumdan, seni nefesim gibi biliyor olduğumdan sevgili bu hüzün yada mutluluk adı neyse işte...

sen beni bu kadar mı tanıyorsun be elifim. bu kadar mı... senin yorum yapman için yanıp tutuşan bir herif oldum buralarda tam da yorum yapmışken neden cevap vermeyeyim ki be gülüm...

seni seven bu aptal neden yazmasın sana be aptal bok kafalı sadık yarim!

seni hep sevdim.
seni hep takip ettim.
seni hep özledim.
bi kere dinle olur mu beni? 
son kez olsada inan bana sevgili...

21 Mart 2013 Perşembe

sevdim, kaçtın, geldim sevdin

bugünlerde çok üzüyorlar sevgili beni.
ailem,
arkadaşlarım
sevdiklerim
sen...
herkes mahvedercesine üzüyor mahvedercesine...
ağlamayı bilmeyen gözlerim bu aralar ağlamanın romanını yazacak kıvamdalar. bi insan her gece yatarken ağlayabilir mi? üzülebilir mi?
neden beni twitterdan sildin? neden!? seni takip edebileceğim tek nokta oraydı orada olsanda seni görebiliyordum. uzaktanda olsa takip edebiliyordum.
neden böyle bir şey yaptın? niçin?

yokluğunda bile seni severken neden böyle bir şey yaptın sevgili? niçin?
ben bu aralar çok kırgınım sevgili çok dargınım hayata insanlara sevdiklerime çekip gitmek istiyorum buralardan. insanlardan yeni bir hayat istiyorum belki de .
tanımadığım insanları sevmek istiyorum. onlara inanmak onlara bağlanmak onların beni kırmayacağını düşünmek istiyorum ama böyle bir insan topluluğu yok biliyorum.
ben senden sonra herkese kırılır oldum herkese senin kadar kırılır oldum. her kırılış senin bi parçan sanki. her bir şeyin altından nasıl oluyorda sen nasıl çıkıyorsun? nasıl becerebiliyorsun kalbimden bir anda fırlamayı?

neden sevgili?
çok mu kırdım seni?
çok mu sevdim?
bundan mı kaçmaların?

15 Mart 2013 Cuma

gidersiniz yanimdan çogalırım...

dokunmak istiyorum dokunamıyorum.
sarılmak istiyorum sarılamıyorum.
deli gibi ulan deli gibi seni seviyorum deli gibi seviyorum.
kimse senin gibi değil olmayacakta. her acı bir seni hatırlacak.
seni uzaktan sevmekten yoruldum. dokunmak istiyorum. sarılmak istiyorum sana. senin kokunu içine çekmek istiyorum. hastalığımı unutmak istiyorum. bu dünyada sevginin olduğu bi yerde seninle otumak istiyorum kaplumbağamız olsun canonumuzda oldu zaten bırak her şey bizim istediğimiz gibi olsun. anlamıyor musun be sevgili özledim seni herkeste seni arıyorum. sen diye hep başkalarına gidiyorum onlar da üzüyor. kırıyor biliyor musun sevgili . bi seni sevdim ben sevemiyorum kimseyi senin gibi olmuyor kimse. olmuyorlar olamıyorlar.
ern yakın arkadaşıma seni anlatıyorum tanışma hikayemizi gülüyoruz ama içim kan ağlıyor şuan ağladığım gibi. yakın olmak istiyorum sana. yakın yanında uyumak uyanmak. kokunu içime çekmek istiyorum. tüm dertlerimi sana anlatmak istiyorum oturup kafanı şişirmek istiyorum kimsenin şişirmediği kadar.
içip içip sarhoş olmak istiyorum sadece sen toparla beni istiyorum sen toparlarsın beni kimse toparlamaz biliyorum. kimsesizim ben ailemden başka kimsem yok biliyorum.
gülen pozlar veremiyorum. insanları güldürüyorum ama hep içim ağlıyor bilmiyorlar onlar onlar salak aptal gerizekalı. omzuna yaslanıp ağlayacağım kimsem yok hastalığımı oturup anlatacağım kimsem yok en çok bu koyuyor. hep kandırıyorum onları kimse bilmiyor hastalığımı. hedef şaşırtıyorum onlar saçma bir şey bilecek ama aslında gerçeği bilmeyecekler. söylemeyeceğim kimse bilmeyecek sen bile. çünkü gidersiniz yanımdan o zaman da yalnız kalırım. gerçi şimdi de yalnızım daha ne kadar yalnız kalabilirim mi?
hep yalnızım ben sevgili. yalnızlık boktan çok boktan. bi sen varken çifttim. sen gittin tekim hep. hep yekim. bokum ya bok.

ben yalnız ölücem sevgili.
ben yalnız ölücem...

12 Mart 2013 Salı

sahi benim evim nereydi?

özledim kelimesi ile yazmaya başlamak istemiyorum. ama ne yapayım hep bununla başlayabiliyorum. bununla derdimi anlatmaya çalışıyorum. bazı bahaneleri hep özledim kelimesinin ardına saklıyorum. sanırım haklıyımda içimdeki sana karşı olan tüm her şeyi "özledim." kelimesinin ardına sığdırmaya çalışan koca bi aptalım. oysa özlediysem bir şeyler yapmam gerek. gelmem gerek peşinden koşmam gerek ama yapamıyorum ki seni üzeceğim için üzebileceğim için korkuyorum. bu korkmalar beni bu bahanenin ardına saklıyor.

bazende seni seviyorum cümleleri ardına saklanıyorum. içimdeki sana olan her şeyi kocaman şeyi bir seni senden fazlasını basit bir seni seviyorum cümlesine sığdırmaya çalışıyorum oysaki sen bundan fazlalarını hak ederdin. seni seviyorum cümlesini senden sonra herkese rahatça söyleyebilir oldum. arkadaşıma çünkü biliyorum basit o herkese söylenebilir. sana söylendiğinde zor ve anlamlıydı. yani diyeceğim o ki sende bir güzeldi. akşam güneşine karşı içilen çay gibi. sabahları içilen simit karper çay gibi bir şeydi be sevgili seni seviyorumu sana demek. bir de yemekten sonra içilen bir sigara gibi tatlıydı. huzur veriyordu insana. ona ihtiyacın olduğunu anlıyorsun içmesende olur ama içersen bi başka olur akşam yemeğinden sonra sigara. işte benim içinde sana seni seviyorum demek bu şekilde bir şeydi. söylemesem olur ama öylesem bi başka olur be sevgili bi başka.

bu aralar içip içip sarhoş olmak istiyorum daha önce yaşamadım ama nasıl bir şey sarhoş olmak? insan tüm derdini kederini unutuyor mu? sevdiklerini unutuyor mu? acıları diniyor mu? daha az mı geliyor sevdikleri aklına? doğruları mı söylüyor sarhoş olunca? yalanları mı? sarhoş olmak istiyorum. birilerinin beni eve bırakmasını teyze bak oğlun ne halde demesini istiyorum. cünkü herkes beni gülüyor zannediyor... gülünce mutlu oluyor ya insan mantıken bunun hiç derdi yok düşüncesi beyinlere yer edilmiş ya. işte onun gibi bi kuramı yok etmek istiyorum. gülüyorum ama içimde binlerce fırtına kopuyor. en büyük olanıda sen. hiç bi fırtına senin yerini alamıyor. hastalık mı? hayır! gelecek mi? hayır! en büyük fırtınam sensin. ama öyle olmasın anneme karşı mahcup olurum. kimse getirmesin beni eve ben kendim gelebilirim eve güçlüyüm gelebilirim. sarhoşkende eve gelebilirim! sahi evim bağcılardaydı di mi? esenler? güngören? sahi benim evim nereydi.

14 Şubat 2013 Perşembe

bugün seni daha çok özledim.

bugün seni daha çok özledim...
sevgililer günü olduğu için mi bilmem ama bugün seni daha çok özledim.
konuşmayı,
sesini duymayı,
kokunu içime çekmeyi,
sana sarılmayı ben çok özledim sevgili.
bugün her yer de bizim taklitlerimizi yapan çiftler vardı.
mutluluk oyunları oynuyorlardı.
hepsinde de çiçek vardı.
hani sana aldığım hep bi yerlerde unuttuğun çiçeklerden.
kırmızıydı.
elimi ilk tuttuğunda yada karşımda ilk defa seni seviyorum dediğimde yanağında oluşan kırmızılık gibiydi...
adı da güldü.
bugün seni daha çok özledim.
daha çok sen istedim.
açtım puzzle.
açtım anlamazdını.
bir de resmini.
ağlıyorum ama mutluluktan "iyi ki seni tanımışım, iyi ki hayatımda olmuşsun."
ağlıyorum ama pişmanlıktan "seni kaybetmişim..."
bugün ben seni daha çok özledim inan bana...

9 Şubat 2013 Cumartesi

ucu kırık kalem misali...


Uçu kırık kalem gibi bıraktın beni
ne bir hayata başlayabiliyorum.
ne de kaldığım yerden devam edebiliyorum.
yeni hayatlara başlayamıyorum.
yazamıyor kalemim.
çizemiyor yeni yollar
yeni kişilerin adını aklıma yazamıyorum
kısacası onları yazamıyorum ey sevgili.
yazacak bir kalemim yok...
kaldığım yerden de devam edemiyorum.
devam edemiyorum işte.
seni silemiyorum seni karalayamıyorum.
üzerini çizemiyorum senin.
çizsem belki kaldığım yerden devam edeceğim ama çizemiyorum...
olduğum yerde öylece kala kaldım.
saplandım.
uçu kırık bir kalem gibi kala kaldım buradalarda.
ne yeni hayatlar yazabiliyorum...
ne de seni silebiliyorum....

2 Şubat 2013 Cumartesi

ah bi gelsen sevgili...

daha kaç bedende seni aramalıyım?
daha kaç insan düşüncesinde seni aramalıyım?
daha kaç isimden senin ismini oluşturmalıyım?
daha kaç insanda bi sen aramalıyım.
ben gerçekten böyle değildim.
aramazdım gideni.
kaybedettim mi üzülmezdim.
ağlamazdım gidenin arkasından.
gidenler bi iz bırakamazdı bende bırakmasına izin vermezdim çünkü.
sende de öyle olmasını isterdim ki bi baktım o izlerden bir ben olmuş.
sen beni yeniden oluşturmuşsun yeniden bi ben meydana getirmişsin.
gidince anladım.
duygusal
lanet
pislik bi insan olmuşum.
sen delisi.
senkolik.
ulan bi insanın kalbinde hep sen atar mı?
atıyor.
kalbim hep sen atıyor emin ol.
dilim başka söylesede kalbim hep sen.
sen olmuşum ben.
ben böyle değildim.
annem seni o kadar çok sevmiş ki bunu şimdi anladım. annem sana o kadar bağlanmış ki onu bu sabah anladım. annem seni o kadar benimsemiş ki bu sabah anladım.
kapalı olmandan dolayı değil. sevmesi ondan sevdi beni deme.
tanımadan sevmiş seni. ne biliyim yüzü güzeldi insan görünce güzel şeyler düşünüyor filan dedi. tanımadım ama çok sevdim. tekrar barıştırma ihtimalin var mı dedi birine? bilirsin onu...
annem bile ufak çocukların annesi pazardan gelince bir şey alacak mı acaba? hevesiyle seni bekliyor.
ki annem bu bekleyen.
en yakın arkadaşım değil.
kardeşim de değil.
ANNEM. değerlim varlığım...
annem bunları söyleyince bir şey farkettim.
Seni görmeden sevebilen tek kişi ben değil mişim sevgili ben değil mişim...
Bunu annemde başarmış.
sen nasıl bir şeysin böyle? görmeden sevdirebiliyorsun kendini?
sen neredesin sevgili?
gelsen duysam sesini.
özledim rüyalarıma gelsene...

ah bi gelsen sevgili....
bi gelsen...

22 Ocak 2013 Salı

iki kişiliktir bu yaşananlar.

biri gelir hayatına girer.
biri çıkar hayatından.
kimse durmaz seninle kimse yolun sonunu görmez.
herkes gelir gider.
hayatıma girip çıkanlar arasında en değerlisi sendin.
gideceğini biteceğini bilsem bile yine seni severdim yine sana bağlanırdım yine sen olurdum.
insan birden bire iki iken tek oluveriyor.
yarım kalıyor insan.
giden hep bi yarısını götürür. hep bi yarımını alır giderken.
bazıları ise giderken tamamını alır.
senliğini benliğini.
senden sana hiçbir şey bırakmadan alır gider seni.
sanki tüm geçmişini, tüm benliğini alır ve hiç arkasına bakmadan gider.
yek olursun.
tek olursun.
iki kişiliklerden hep nefret edersin o zaman.
iki kişilik olan koltuklardan,
iki kişilik menülerden,
iki kişilik her ne varsa nefret edersin.
iki kişilik olsan aslında yeniden sevebilirsin belki.
ama onunla mı olmak var?
onsuz mu iki kişilik olmak var?
kabul edemezsin işte onsuz olan iki kişilikleri kabul edemezsin.
çünkü seni o giderken götürmüştür, kalbinde.
başkasına veremezsin kalbini verebilecek bi kalbin yoktur.
sahte sözler verirsin.
tutulmayacak onlarından.
hep o kaybettiğinle iki kişilik olmayı istersin onun hayalini yaşarsın.
ama sende bilirsin.
gidenler geri gelmez.
giden sadece zamandır.
ama herkese her şeye inat beklersin. iki kişilik olmayı.
kalbin inanır...
beynin saçma sapan beylik laflar kurup durar.
"giden gelmez.. giden gelmez... giden..."
ben hep kalbimi dinledim iki kişiliklerde
yani sende.
e sende gittiğine göre?
şimdi benim kalbim var mı sevgili?

3 Ocak 2013 Perşembe

sen benim sigaramsın...

uzun bir aradan sonra senli günleri tam anlamıyla yaşadığım günlerden biriydi.
soğuktu istanbul.
yaz soğu olur ya
onun gibiydi.
içimi ısıtmam lazım. üşümüştüm. istanbul bana inat öyle bi soğuktu ki. kediler, köpekler ısınacak yuva telaşı içindeydi.
ben ise hiçbir şeye aldırış etmeden dümdüz yürüyordum.
aklıma senin ilk sigara içisin geldi. anlatmıştın ya hani.
sana inat bende bir sigara içecektim kararlıydım.
hem içimi ısatacaktım hem de seninle aynı şeyi yapmış olacaktım.
yaktım.
ilk nefesimi çektim. ağzıma alıp hemen dışarı bıraktım içime çekmedim.
bir kaç kere böyle yaptım.
seninle ilk tanıştığımız günlere benzettim bunu. sadece konuşuyormuşsuz gibiyidik. içime almıyordum. almıyorduk.
sadece dudaktan çekip duruyorduk.
sonra birden içime çektim. öyle bir çektim ki sigaranın yarısına gelmiştim.
acemiydik.
kırılgandık.
dumanının dışarıya verirken. öksürdüm.
seni ne kadar içime çektiysem o kadar öksürdüm.
bu olayıda seninle tanışıp sevgili olmaya benzettim.
ne kadar çektiysem o kadar sen oldun içimde.
bi o kadar da vazgeçmesi dışarıya bırakması zor oldu.
yani benim ilk sigara içişimdeki dumanı ilk içime çekilişim sendin.
daha önce el değmemiş ciğerlere sen ilk kez nufüz ettin.
ilk kez sen oldun.
ilk kez sen kirlettin dumanınla, sevginle.
kendimi zehirliyorum ama biliyorum senle.
sen iyi gelmesen bile istiyorum işte.
seni içime çektikce sigaram bitiyor.
seni ne kadar içimde hissettikçe sigaram bitiyor.
senin gidişin,
senin bitişin gibi.
sonra bitirmemek için biraz yavaşlıyorum bi bakıyorum ki yavaş yavaş kül oluyorsun.
sonra var güçümle seni içime çekiyorum.
sigaranın sonunu bilirsin acı olur.
o misal
senin bitişinde acı oluyor.
ama değiyor bitişin acı olsada ağızda güzel bi tat bırakıyor.
canın bi sonrakini yakmak istiyor.
bir daha sen.
bir daha sen...
sonra hemen ardından bir sen daha yakıyorsun
yaktıkça zehirleniyorsun
mahvediyorsun kendini.
ama istiyorsun onsuz olmaz, onsuz yapamazsın sen bi o tiryakisisin.
onsuz yapamazsın sen onur yapamazsın.
her zor anında bi sigara yakarsın. içini acıtsada yaparsın.
sen bitiremediğim sigaramdın sevgili.
ilk içtiğim sigaradaki anım.
ilk içtiğim...
sen benim tek varlığımdın...
sen vazgeçilmezsin. her sigara yakışımda hatırlayacağım insansın.
ayrı olmamıza rağmen her sigara yakışım sensin artık.
senin için
senin için sevgili....

Kasım 2012
İstanbul
ben sigaraya başladım sevgili...

2 Ocak 2013 Çarşamba

mutluluga yolculuk...

kararlıyım ağlamayacağım bu yazımda. söz ağlamayacağım.
üzülmeyeceğim.
düşünemeyeceğim bir şeyi.
sadece seni sevdiğimi düşüneceğim o yeter ya bana diyeceğim içimden.
bazı insanların kurmuş olduğu motivasyon cümleleri yerine kendimi motivasyon cümlemi oluşturacağım.
"ben elifi seviyorum. dosdoğru ben elifi seviyorum."
cümlesini içimden defalarca söyleyeceğim.
bu bana yetecek biliyorum.
ve en zor anımda bunu söyleyeceğim inan bana.
kimsesiz olduğumda,
çoğul olduğumda.
onlar zamirinin içine sığdığımda.
-lar ekinin tamda anlamını verdiğimiz anlarda bile söyleyeceğim.
ben artık mutlu olmak istiyorum.
seni gördüğümde ağlamamak.
sesini duyduğumda.
yada adının geçti her yerde üzülmemek istiyorum.
kısacası senin yaptığın gibi "dayanmak" istiyorum.
bunu başarabilecek miyim?
bilmiyorum ama yapacağım.
sizler gibi gülmek istiyorum...
dünyaya en içten gülümsememi armağan etmek istiyorum.
bir şeyi takmamak.
insanları mutlu etmek uğruna kendi mutsuzluğumu hiçe saymamak istiyorum.
yani hep ben insanları mutlu etmek için uğraştım. onlar hiç uğraşmadı. kırdı yıprattı mahvetti attı.
artık kendi mutluluğumu düşüneceğim.
sırf başkası mutlu olacak diye ona doğum günü hediyesi almayacağım.
gidip anneme alacağım.
çünkü hastalığımda sağlığımda onlar yanımda olacak.
oluyorda.
mutlu olacağım işte anı yaşayacağım.
her metrobüs çıkışında
seni düşünmeyeceğim,
seni anmayacağım.
yolda giderken ulan bu elife nasılda benziyor demeyeceğim.
bi benzerlerini aramayacağım.
çünkü sen teksin.
her insan çift yaratılmış tezini yanıltan bir bireysin sen.
sen teksin.
olacağına bırakacağım. senin gibi.
bırakacağım her şeyi.
mutlu olacağım.
sakın ha! bu vazgeçiş bi kaçış değil.
sadece mutluluğa yolculuk.
senin yaptığın senin istediğin gibi.
kalbimde yine sen olacaksın.
ama bunu kimse bilmeyecek. kimse hissedemeyecek senden başka.
kimse güvenmeyeceğim. evet bu sefer gerçekten kimseye güvenmeyeceğim.
inanmayacağım kimseye. o böyle düşünmez demeyeceğim.
düşünür sonuç olarak insanoğlu. çiğ süt emmiştir yapar.
kimseyi kaybetmekten korkmayacağım.
kaybedince de üzülmeyeceğim.
üzülmeyeceğim işte.
tüm üzülüşlerimi senin yaptım ben. senden başkasına üzülemem ki.
her kaybedişte seni hatırlamayacağım.
Diğer kaybedişler ise, sadece o “ilk acıyı” hatırlattığı için acıdan sayılıyor! Her şeyiyle gerçek olan aşk, eğer bir kez yaşanıyorsa, “acılar” diye bir şey yoktur aşk serüveninde. Tek bir “acı” vardır.... Yani o ilk kaybediş... o ilk gözyaşı... Ondan sonrakiler, O ilk acıyı tazeleyen yeni yüzler sadece... insan her kaybettiğine “aşık” olmadığı halde, yine de üzülüyor...Onu yeni bir acı, yeni bir kaybediş olarak görüyor. Aslında insan her yeni kaybedişte, O ilk kaybettiğine yas tutuyor... Başka bir kılığa giriyor ilk acı. Başka bir ses, başka bir ad, başka bir beden olup çıkıveriyor insanın karşısına. Yoksa bir insan; aşk serüveninde birden fazla kişi yüzünden acı çekecek kadar güçsüz olabilir mi?
demiş okan savcı. ne güzel de demiş. 
ben hep üzülüyorum.
her arkadaşımı kaybettiğimde. hayatıma giren her insanı kaybettiğimde üzülüyorum.
ben hep kaybettiğimde seni hatırlıyorum. ilk kaybedişime dönüyorum. ilkime ağlıyorum.
insanları sevmesem bile kaybetmekten korkuyorum.
senden sonra kaybetmemeyi o kadar çok istiyorum ki.
en büyük yenilgimdin aşka karşı.
1-0 galip geldi aşk.
uzatmaları oynayamadık. bitiremedik.
hep galip geldi aşk...
her gidende bir senin parçanı hatırlıyorum. her gidende bir sen hatırlıyorum. her giden bir sen oluyor. gidenlerin bütünü sen. sensin aslında giden.
sadece yüzler farklı isimler farklı konumları farklı. her kaybediş seni hatırlatıyor...
artık mutlu olacağım.
kaybedişleri umursamayacağım.
seni kaybettim ben başkalarını neden takayım? neden üzüleyim??
ömürümü kaybetmişim. ömrün içindeki bir kalemin kaybını mı düşüneyim?
artık kimseyi düşünmeyeceğim.
kendimi ve hayallerimi.
bırakacağım her şeyi.
çok çalışacağım.
çok okuyacağım.
çok seveceğim kalbimdekini.
ama artık ben mutlu olacağım. bunda kararlıyım.
sizler gibi neşeli olup sizler gibi neşeli güleceğim.
gülüşlerimde 36 dişim görülecek o derece.
ama vazgeçmeyeceğim hiçbir şeyi
kadersen, kısmetsen olursun. oluruz.
bırakacağım her şeyi.
kaybetmeleri
mutsuzlukları
ağlamaları
gülmemeleri...

asla vazgeçmeyeceğim senden...
artık mutlululuğa yolculuk zamanı...
kendine iyi bak ey sevgili...