18 Ağustos 2015 Salı

sesindi cennetim

Son zamanlarda sana çokça yazma isteği duyuyorum inan her gün yazmak istiyorum. Sana yazınca senle konuşmuş gibi oluyorum çünkü bu yüzdendir sana yazmalarım. Sana mektup yazmak gibi bir şey buralara yazmak adresi bilinmeyen, geri cevap verileceği meçhul. Bu aralar çok yalnızım. Bazı şeyleri çok özledim. Sevilmeyi, çift kişilik masalarda yemek yemeyi içinde çift geçen her şeyi ben çok özledim. Çift olmak mı özlemek? Çifti olduğun kişiyi mi?

Bu aralar spora başladım biraz kilo aldım. Sakalımı kesmek üzereyim. Annem yok. Bu aralar bazıları hep bok.

Yalnızlık beni ne zaman bırakacak? Ne zaman bazı şeyleri çift görmeye başlayacağım doktor bey? Tek kişilik davetiyelerden bıktım artık ben çiftim neden kimse bunu görmüyor? Neden sendeki beni kimse görmüyor? Sensiz oturduğum her masaya bi sandalye daha eklettiriyorum. Sen gelene kadar ceketimi oraya asıyorum. Sahi ne zaman geleceksin de ceketimi alacağım?

Özledim işte bi sesini duysam inan hiçbir şey istemem. sûra üflemiş gibi olurdu bi merhaba diyişin. öyle yıkıcı ve öyle yeni başlangıçlara adım attıran. bu aralar kokunu, sesini içinde sen geçen her şeyi çok özledim. özledim demekten bıktım sevgili ben sen diyip sen özledim anla. senin geçtiği her cümle bi özlem.

ben 
özledim
sesini

3 Ağustos 2015 Pazartesi

ben seni unutamam mı?

bir sezen şarkısı gibiydi gözlerin ile başlamak isterim satırlarıma annelere selam eder küçüklerin gözlerinden öperim. görmeyeli nasılsın? kaç yıl oldu gözlerin gözlerime değmeyeli? 4 mü? 5 mi? sensiz 5 dakika bile yaşayamazken 5 yıl... ölümden gayrisi yalan insan alışabiliyor yokluğa yokluğa alışıyor da sensizliğe? adının geçtiği filmlerdeki burun sızısını bilir misin? ağlamamak için kendini zor tuttuğun hani. koca adam oldun hala ağlıyorsun dedirtmemek için burnun öyle bir açır ki anlatılmaz. hiçbir kelime o acıyı tarif edemez yokluğunu edemediği gibi.

bu akşam ilk defa bir paket sigarayı bitirmek istedi canım. kent switch... vaktin olursa dene güzeldir. yokluğunu en iyi tarif edebilen şey o çünkü. nasıl tarif ediyor deme... düşün bulursun zeki kızsın ne de olsa.

bu akşam ilk defa uzun süreden beri fotoğraflarına baktım. bir zamanlar bakmadan uyuyamadığım. o kadar güzel gülmüşsün ki ulan o an neden gözlerine bakan ben değilim diye kendi kendimi yedim bitirdim.

bu akşam ilk defa geçmişi düşündüm. hayır hayır ilk değil bugün ilk. hani acemi aşıklar gibiydik sen beni beklerdin ben seni sırf sen geleceksin diye o vakit bilgisayar başında olurdum ki gelirdin. iletişim zor şeydi be. şimdiki aşklar gibi değil anında yazıp cevap alınandan değil bir cevabı almak ya abinin bilgisayar başından kalmasına bağlıydı ya okulun bitip eve gelmene. mektup zamanındaki aşıklar gibiydik. mektup olmasada bi özlem vardı bi yokluğu beklemek vardı. gerçi senle olan iletişimler hiç kolay olmadı ki. baksana buraya bile belki görürsün ümidiyle yazıyorum görmeyeceğini bilerek.  iletişim zor şey.

bu akşam ilk defa yorgunluğumun ve hüzümün vermiş olduğu hisle gelen blog yorumlarının sen olmayacağını düşündüm. sahi sensin di mi? sen olmasan nerden bilebilirdin ki? sanırım delirmeye ramak kaldı.

kaç harf gezdim, kaç kelime gördüm, kaç cümle duydum bir seni unutumadım. seni unutmanın formülü var mı?

ben seni
unutmam
aylar geçse
yıllar geçse